Onlarca kere ‘Rüzgâr’ gibi geçti

Gazetecilik, Hayata Dair, Türkiye halleri

Ehliyetine alkol yüzünden el konulmuşken araç kullanmak; var.
Tehlikeli şerit değiştirmek; var.
Emniyet kemeri takmamak; var (11 kere).
Başka suçlardan ehliyetine el konulmuşken araç kullanmak; var.
Ehliyetini üzerinde bulundurmamak; var.
Üstüne üstlük kazası da var.
Ve bu kişi, her alkollü araç kullanışında ya da her emniyet kemerini takmadığında polis tarafından çevrilmedi, değil mi?
Biri 31 yaşında ve Türkiye’de 28 kere trafik cezası almışsa biliyoruz ki -bunun kimin oğlu olduğuyla alakası da yok- ceza aldığı suçu 28’den çok daha fazla kere işlemiştir.
Yani bu rakam da sadece, ‘yakalandığı’ ya da hatta sadece ‘kayıt altına alınan’ suçlarını temsil eder.
Ve bu kişinin hâlâ trafikte olması net olarak çok tehlikeliydi, değil mi?

ruzgar cetin

HAYAT ONA BİLGİSAYAR OYUNU!

Ben İstanbul Gümüşsuyu’nda, Rüzgâr Çetin ile aynı mahallede oturdum.
Gümüşsuyu, Taksim Meydanı’nın hemen arka tarafı da olsa sakindir. (Park Otel yenileniş dönemi hariç!) Eğer bu yokuşlu ve dar sokaklardan biri acayip bir hızda geçerse ‘sivrilir’.
Çok hızlı gidişinden mi, havalı araçlarla hızlı gidişinden mi bilmem, o da rüzgarını hissettirmişti.
Yine böyle hızlı geçişlerden birinin ardından sucunun lafını unutamıyorum: “Hayat ona bilgisayar oyunu.”

NASIL BİLİYORUZ?

Onu yüzeysel olarak tanıyoruz.
Rüzgar Çetin’in Twitter hesabı gibi kazadan hemen sonra ‘uçan’ Instagram hesabındaki profilinde, ‘Girişimci, fotoğrafçı, aktör, emlakçı, prodüktör, restoran işletmecisi, dekoratör ve motosiklet sever’ yazıyor.
Hepsinden de azar azar yaptığından eminim; en azından bizim oralarda ‘Rüzgar Emlak’ tabelasını çok görmüşümdür, işletmeciliği de malum.
Instagram’ına bakıp “Allahım bir insan niye bu kadar çok silah sever? Niye bu kadar silah fotoğrafı paylaşır” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Komşusuyla, gürültü nedenli ‘kasten adam yaralamak’la suçlandığı kavgalar.
Evinden ateş açması gerekçesiyle karakolluk olmalar…
Yine gazetelerden; sokak ortasında ‘muştasıyla’ karıştığı ‘tehditli’ kavgalar ve yine karakolluk olmalar…
Ya da Emek Sineması’nın yıkılmasına karşı eylem yapanlara ‘cahil yobazlar’ demesi.
Ve şimdi daha önce jipiyle takla attığı yerde yaptığı ve iki çocuklu bir adamın hayatını kaybettiği, birinin de yaralandığı kaza…

ruzgar cetin2

BU SEFER NE OLACAK?

Yakışıklı, iyi de giyinen, birçok imkanın içine doğmuş, ailesi ünlü, önü açık bir genç insan hakkındaki haberlerle ya da sosyal medya hesaplarına baktığımızda sadece bunları görüyoruz.
Eminim o ve ailesi de çok üzgün ama acıyamıyoruz.
Yine eminim pek çok kişi, kazada hayatını kaybeden kişinin polis olmasına duacı; çünkü ‘en azından bu sefer peşi bırakılmaz’ diye düşünüyor.
Çünkü yine eminim pek çok kişi “Daha önce onu babası kurtardı, şimdi de kurtarmak için elinden geleni yapacak” diye düşünüyor. Tabii kazadan sonra alkol testine yapılan itiraz, polis varken jandarmanın da tutanak için çağrılması bu algıyı yaratıyor.

TECRÜBEM O Kİ

Ailenin kim olduğunun da önemi yok. Sinan Çetin’in oğlu olmasan da ‘yırtıyorsun’; inanın.
Benim babam bir cumartesi sabahı, tam kahvaltı masasına oturacakken bir kiracı adayının ısrarı üzerine evimizin çok yakınındaki diğer evimize gitmek için karşıdan karşıya geçerken ‘kırmızıda geçen’ bir aracın ona çarpması sonucu hayatını kaybetti.
Şoför birkaç ay sonra cezaevinden çıktı.
Şimdi Çetin’in avukatının merhum polis için “Emniyet kemeri taksa ölmezdi” demesi konu ya…
Bizim davada karşı tarafın avukatı otopsi raporunu sallayarak, yakın zaman önce kanser atlatan babamın bir cumartesi sabahı ‘boş mideyle’ sokakta olmasını ‘intihar etmek isteyebileceğine’ bile bağladı! Ben o gün avukatın üzerine yürüdüm.
Davamız 2.5 yıl sürdü. Annem her davaya gitti ve kahroldu; biz sadece babamızı kaybetmişliğimizle kaldık.
Yok başkanlık sistemi, yok anayasa, yok sokaktaki kağıt toplayıcılardan kağıt alana dev ceza… Bu konulara gelene kadar trafikle ilgili cezaların daha caydırıcı olması gerektiğini düşünen bir ‘’ var mı acaba?