O DNA testini ben de yaptırdım
Yazın deli gibi paylaşılan o videodaki DNA testini ben de yaptırdım. Şangay Beşlisi-Avrupa Birliği gündeminde, DNA’ma göre İtalyan, İrlandalı yüzde 47 Avrupalı, yüzde 53 de Kafkas, Asyalıyım
Bu yaz başında sosyal medyada, özellikle de Facebook’ta “DNA’nıza göre hangi ırktansınız testinin” videosu dolaştı, hatırladınız mı?
Bir grup insanla (67 kişi), milliyetleri, sevdikleri ya da sevmedikleri toplumlar hakkında kısa birer sohbet yapıldı; sonra da onlara DNA testi önerildi.
Hepsi yaptırdılar.
Ve sonuçları kalabalık bir grup ve kameralar önünde açtılar.
Tek tek anlatmayayım ama tahmin edersiniz, pek çoğu akıllarından geçmeyen coğrafyalardan çıktı. İnsanlarda -niyeyse- bir ağlamalar, bir heyecanlar. Ben Kalben şarkılı bir Allianz reklamı izlerken bile öyle olmuyorum! Ne olacak, Kübalısın, yüzde bilmem kaç da Portekizli, İspanyol falan çıkıyorsun, ağlayacak ne var? Bilemedim işte.
İranlı bir Kürt olduğunu söyleyen, Türklerden -sonra da düzeltti-, Türk hükümetinden nefret ettiğini söyleyen kadın Kafkas kökeni de olduğunu öğrenince “Neeee Türk mü?” diye gözyaşları döktü falan..
E tabii -bence- cahillik ve ağır milliyetçilik de var; herkes özellikle komşusundan nefret ediyor.
Üstelik ırk ile millet kavgamı baya karıştırılıyor.
ASLINDA SEYAHAT SİTESİNİN VİRALİ
‘DNA Journey’ adlı videoyu izleyen kimileri çok etkilendiğini söylüyordu; özellikle bir Fransız’ın “Bu test herkes için zorunlu olsa savaşlar olmazdı” sözü çok paylaşıldı.
Herkes olayı ırklar, milliyetçilik üzerinden konuştu ancak deney/video aslında bir kampanyaydı. Uçak bileti ve otel arama, araba kiralama gibi hizmetler veren, Türkçe versiyonu da olan Danimarka merkezli Momondo adlı bir seyahat sitesi, seyahat etmenin bizi zenginleştirdiğini, daha toleranslı, az önyargılı ve açık görüşlü olmamızı sağladığını vurgulamak için “Let’s Open Our World” (Dünyamızı Açalım) adlı büyük bir kampanya başlattı.
Bu da kampanyanın bir ayağıydı.
O TESTİ NASIL YAPTIRIRSINIZ?
Ben de hazır Sapiens’e sarmışım, sürekli evrim belgeselleri izliyorum Afrika’dan geliyor olmak umuduyla bir gaza geldim.
Momondo’nun bu kampanya için ortak çalıştığı DNA analiz şirketlerinden birini (merak eden için Ancestry ismi) buldum.
Ama hiç kolay değil!
Çünkü, Türkiye’ye testi yollamıyor. Ya yurtdışında yaptırıyor ya da gelen birinden istiyorsun.
Ben dolar böyle uçmamışken birinden, 99 dolarlık en basit paketten istedim.
Minik bir kutu geliyor.
Yarım saat bir şey yiyip içmiyor, tükürük örneğini verip, kutunun üzerindeki kodla internet üzerinden sisteme dahil oluyorsun.
Sonra arada sana e-posta geliyor; eğer biliyorsan aile bireylerini, büyüklerinin adlarını soyadlarını ya da daha fazlasını yazarak sanal bir aile ağacı oluşturabiliyorsun.
ANNEM SOY AĞACIMI KESTİ
Tabii ben ilk hatayı, annemi arayıp “Babaannemin kızlık soyadını biliyor musun?” gibi sorular sorarak yaptım! Su faturasını bile “Ne olur ne olmaz” diyerek hâlâ elden ödeyen annem, zılgıtı çekti, telefonu kapadı, yapamadım soy ağacımı.
Ama DNA sarmalını örüyordu… 2 hafta sonunda, geçtiğimiz perşembe sabahı sonuçlarım e-postama düştü.
AĞIRLIĞIM KAFKAS VE İTALYAN
Test öyle “Aslen sen Sinoplusun” falan demiyor, coğrafya üzerinde bilmem kaç kuşak önceki atalarının yaşadığı alanları gösteriyor… Ben İstanbul gibiyim, yarı Avrupa, yarı Asyalı:
% 53 Kafkas; Asya.
% 29 İtalya ve %13 Avrupalı Yahudi, yüzde 5 İrlanda; yani toplamda % 47 Avrupa.
UZUN VİZE VERECEKLERSE OLUR
İyi de? Hepimiz akraba, kardeş, kuzen olsak ne olacak ki?
Kan bağımız olan herkese çok mu bayılıyoruz ki?
Bilmem kaç yüz sene önceki dedelerimin İtalya’dan olması eğer ki bana şöyle 4-5 yıllık bir Schengen vizesi sağlayacaksa, ‘Bene… Molto bene’ (Güzel… Çok güzel) de, yoksa Fight Club’tan bir özdeyişle “Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz” işte…
Olay ırkta değil kültürde.
- Bu yazı 26 Kasım 2016 tarihinde de, Nilay Örnek’in Sözcü Cumartesi ekindeki köşesinde yayımlanmıştır.