Bizler kırık camlar üzerinde yürürken…
Terk edilmiş binadaki tamir edilmeyen, yapanı cezalandırılmayan bir kırık cam, diğer camların da kırılmasının nedeni olabilir… Boş vermişliğin kötülüğe sağladığı potansiyeli küçümsememek lazım!
ABD’li suç psikoloğu Philip Zimbardo, 1969 yılında basit ve önemli bir deney yaptı. ABD’nin biri zengin, diğeri yoksul ve adı daha çok suçla anılan bölgesine plakasız, 1959 model, kaputu aralık, bozuk ve eski duran iki otomobil bıraktı. Ve izlemeye koyuldu.
Yoksul Bronx’ta (New York) otomobil üç günde yağmalandı.
San Francisco’nun Palo Alto bölgesindeki otomobil ise duruyordu. Zimbardo, deneyi hızlandırmak için, buradaki otomobilin kelebek camını kırıp yine izlemeye koyuldu. Görüldü ki, biri gelip başka camı kırdı, biri içinden bir şey aldı; derken zengin, entelektüel bölge halkının da dahil olduğu gel gitlerde bu otomobilin de haşadı çıkarıldı.
Demek ki, o ilk camı kırmamak ya da kırık camı onarmadan aracı orada bırakmamak gerekiyordu.
Çünkü ilk kırık cam, çevreye o objenin dokunulabilir, bozulabilir, yıpratılabilir olduğu izlenimini veriyordu!
NEW YORK’U BÖYLE DÜZELTTİ
Bu teori, 1982 yılında James Q. Wilson ve George L. Kelling adlı sosyal bilimciler tarafından bir makale, ardından da kitap haline getirildi.
Ve yüzbinlerce kere de test edilip onaylandı.
New York’u yeniden yapılandıran meşhur Belediye Başkanı Rudy Giuliani, 80’li yılların sonunda ‘Kırık Cam teorisyenleri’yle birlikte çalıştı.
Harlem’in Harlem olduğu, suçun New York’ta kol gezdiği yıllarda Giuliani, ‘sıfır tolerans’ adlı projesiyle hiçbir problemi yaşatmamak için ant içti. Sokağı kirletenlerden duvarlara yazı yazanlara en küçük aykırılığa bile müsade etmedi, cezalandırdı. Bu tavır eleştirilse de suç oranı o kadar büyük bir başarıyla düştü ki, bir süre sonra temiz New York’tan herkes memnundu.
Giuliani, bu başarıyı “Bir bina düşünün, ilk camı kırılıp öyle terk edildikten sonra diğer camların da kırılması muhtemeldir. O ilk camı kıranı cezalandırmak, kırık kalmasına izin vermemek, en iyi yöntemdir” şeklinde açıklıyordu.
Bu teoriden geliştirilen yöntemler ara ara eleştirilere neden olsa da sonraki yıllarda pek çok belediye tarafından kullanıldı.
BOŞ VERMİŞLİK KÖTÜLÜK YARATIR
Boş vermişliğin kötülüğe sağladığı potansiyeli, onun lehine yaratabileceği sinerjiyi kesinlikle küçümsememek lazım.
Çünkü bugünün Türkiyesi bununla kaplı. Milyonlarca parçaya bölünüp vücudumuza saplanmış yüzlerce kırık camımız var. Gözümüzün önünde işlenen, ceza yerine takdir gören pis işler; hırsızlıklar, cinayetler, boş verilmişlikler, üzeri örtülmüşlükler…
En basidi daha dün, ters ve tek yönden gelen motorsikletli bana çarpıyordu, ölümden döndüğümü düşünerek polise plaka vermeye çalışıyorum “Ama çarpmamış, şimdi karakola gelmek istemezsin, boş ver” diyor; o kırık camı öylesine bırakıveriyor.
Göz göre göre suç işleyenler, hırsız ve katiller ortadayken, onlarca kişinin öldüğü bombalamalardan iki gün sonrası “Köprü açıyoruz yeyyy…” selfileri gururla paylaşılırken daha çok cam kırılır. Boş vermişlik daha çok kötülük yaratır.
* Bu yazı 2 Temmuz 2016 tarihinde Nilay Örnek’in Sözcü / Şık’taki köşesinde yayımlanmıştır.