Aydın Engin: Hiçbir şeyden pişman değilim

Türkiye halleri

Aydın Engin… Ve bazı kelimeler var: Ödemiş, hukuk, tiyatro, dergiler, sol, cezaevleri, ‘yatakhane gibi’, miyavlamamak, bitler, uçakla kaçış, hostesle çocuk kaçırma, Daniel Cohn-Bendit ile bebek bakma, Yılmaz Güneyli geceler, senaryolar, Ekim, emek, kedi, çağla badem, Oya Baydar…

Yurtdışındaydım, Aslı Kazan yazmış bana, “Nilay çok üzüldüm Aydın Engin ölmüş” diye (24 Mart 2022). O kadar inanamadım ki… Yaşla ilgili değil ya bazen yaşlanmak; hiç yaşlı değildi ki. Zihni, hareketliliği, neşesi, o tatlı kandırmacaları, yeni tabirle o tatlı ‘trollemeleri’…

Günlerce inanamadım, Türkiye’ye dönememiştim henüz, cenazesine de gidemedim. Onunla yaptığımız kaydı da günlerce dinleyemedim.

7 Kasım 2020’de yayınlandığına göre; bir ekim günü yapmışız söyleşiyi, onun sevdiği bir ay, eminim!

Hafızam kötü, günlerce deli gibi çalıştığım, onun için kitaplar okuduğum, sonra da günlerce edit yaptığım, tekrar tekrar dinlediğim içeriği unutuyorum. Ancak Aydın Engin yayını unutulmazlardandı.

Oya Baydar ile Aydın Engin

Ses editlerimi yapan Baturalp sık sık beni tembihliyor, frekansı daha iyi diye internet üzerinden yapıyorum kayıtları. Ama onunla ev telefonundan konuşmuştuk, mis gibi gür sesi, duru Türkçesi ile etkileyiciydi. Hele anlattıkları, anlatış şekli. Biliyordum, bekliyordum ama yok kayıtta başka bir şeydi, dinleyen de fark edecektir, sık sık “Film izlettirdi” bize, bir senaryo gibi anlatıyordu yaşadıklarını, anında insanın gözünde filmler oynatan biriydi Aydın Engin.

Aydın Bey ile tanışmam geçtir; 10 küsur sene önce, 13 yıl falan olmuştur. Doğan Akın ve biri daha, Asmalımascit’te Yakup’ta oturuyorlardı. Doğan beni de davet etti, ben de bayağı saatlerce oturdum. Cem Dizdar mı vardı yanımızda, Cem de unutulacak biri değil ama o geceden aklımda sadece Aydın Bey.

Sürekli bana sözel oltalar atıyor, kandırmak istiyor, ben anlamaz ciddi yanıt verirsem gülüyor…

Ayazpaşa’da oturduğum apartmanda oturmuş bir zamanlar; eski kapı görevlisi kadını çok iyi hatırlıyordu misal. Onu hatırlıyorum…

Neyse…

Günler sonra kendimi hazırladım ve dinledim yeniden yaptığımız kaydı. Onun o enerjisine, o kadar zor bir hayatı ele alış ve anlatış biçimine nasıl hayran oldum.

Ve o son; sonu acayipti…

“Hiçbir şeyden pişman değilim”.

İyi ki yapmışız bu yayını, iyi ki…

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.