Bu hafta sonu 3 ayrı alanda, 3 büyük müzayede var… Ama öncesinde müzayedeye telefonla nasıl katılınır, bir köşe yazısı uğruna birkaç ay nasıl aç kalınır, iyi bir tabloya nasıl sahip olunur? Anlatayım

Yıllar önceydi. Her şey masama gelen bir dev katalogla başladı. Bir bahar müzayedesi.
Çok iyi ve çok bilinen sanatçılar; 600’den fazla eser.
Müzayede öncesi sergilerine bayılırım; gittim. Ve yanıma “Size yardımcı olabilir miyim?” diyen bir görevli geldi!
Türkçe’de ‘Yanına gelen satış görevlisinin ilgisinden çekinerek satın almak’ durumunun tek kelimelik bir karşılığı olmalı. Kelimesi olmasa da ben bunu çok yaşarım.
Müze gezmeye gidip -hiç ihtiyacı olmadığı halde- klasik otomobil alarak evine dönen bir arkadaşım var. Oluyor böyle şeyler!
Biraz muhabbet sonunda kendimi T.C. kimlik numaramı verirken buldum!
“Ben cumartesileri çalışıyorum” cümlesiyle kaçarım diye düşündüm ama “Telefonla katılın” dedi beyefendi.
Telefonla müzayedeye katılan o gizemli alıcılardan biri olabilmek de cezbetti. Hatta bir yazı da yazabilirdim… Olaya girdim.
Katalog ya da sergide eserleri görüyorsunuz. Hepsinin bir numarası var. Müzayedede eser gösteriliyor. Eseri almak istiyorsanız bayrak kaldırıyorsunuz. ‘Rezerve sözleşmesi’ doldurduysanız siz telefondayken biri sizin adınıza bayrak kaldırıyor.

NASIL ARTIRIRSINIZ?

Fiyatlandırma müzayede şirketine göre değişebilir ama sistemi anlamanız için anlatayım… Eserin ilk çıkış fiyatı 100 ile 1000 TL arasında değişiyorsa 100’er 100’er artırma yapılıyor. Yapıtın çıkış fiyatı arttıkça, iş değişiyor. Eser 1000-5 bin TL arasındaysa her bayrak 250’şer, 50 bin ile 100 bin TL arasındaysa 5 biner TL artırma anlamına geliyor! 500 bin TL’den çıkan bir eseri 50 bin, 50 bin artırmak gerekiyor.

EN PAHALI KÖŞE YAZISI!

Müzayede başlarken bir hanım aradı beni, “Sizinle bu numaradan iletişim kuracağız” dedi. Bir arkadaşım da, ne halt yediğimi görmek için açık artırmaya gitti; beni arıyor, senin resme az kaldı falan diyor, arkadan “Satıyorum, satıyorum, saaaatttıııımmm” sesleri geliyor… Daha da heyecanlanıyorum.
Sonra arandım, “Açılış fiyatına bayrak kaldırıyor musunuz?” dendi, “Tabii” dedim ve 5 saniye sonra ben bir şey anlamadan nur topu gibi bir tablom oldu! “E kimse artırmadı mı?” dememin bile alemi yoktu. Bu işler hızlı oluyor! Tablonun fiyatına komisyon ve KDV de ekleniyor!
Ben deneyim yaşayacağım da yazacağım derken gitti birkaç maaş! O gün bugündür müzayede detoksundayım.

BU HAFTASONU 3 BÜYÜK MÜZAYEDE

Ama yine de bu hafta sonu eski alışkanlığımı nüksettiren güzel müzayedeler var.
1- Bugün Denizler Kitapevi’nin (Beyoğlu’nun, İstiklal Caddesi’nin en istikrarlı mekânlarından) 1000 Güzel Kitap Müzayedesi bugün saat 14.00’te Point Hotel Barbaros’ta. Müzayedede çok iyi korunmuş 1700’lerden kalma eserler de dahil, pek çok kitabın yanı sıra gravür, efemera, harita ve fotoğraflar var.

‘HAT’ SANATI YÜKSELİŞTE!

2- Alif Art’ın Kitap ve Osmanlı ve Karma Eserler Müzayedesi ise yarın Ritz-Carlton’da… Osmanlı dönemine ait ağızlıklardan tespihlere, ibriklerden klasik tablolara, mücevherlerden hatlara pek çok eser var. Alif Artçılarla hiç konuşmadım ama genel olarak ‘bilenlerden’ edindiğim bilgi şu: -ki bu dönem itibariyle sürpriz olmamalı- hat sanatı yükselişte. Osmanlı dönemine özel ilgi duyan çok önemli koleksiyonerler hep vardı ama ‘fetihin’ en büyük kutlama olduğu bu dönemde göstermelik alıcıların da piyasayı yükseltiyor olması normal.

ÇAĞDAŞLARIN YILDIZ KARMASI

3- Yarın çağdaş sanat severler için de büyük gün. Bu işin üstatlarından Aziz Karadeniz tarafından yönetilen 36. Beyaz Müzayede pazar günü 2 bölüm olarak Orjin Sanat Merkezi Konferans Salonu’nda yapılıyor. Ve yok yok! Nejad Melih Devrim, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Ömer Uluç, Mehmet Güleryüz, Neşe Erdok, Fahrelnisa Zeid, Mübin Orhon, Abidin Dino, Fikret Mualla, Mustafa Ata, Devrim Erbil, Ergin İnan, Burhan Uygur, Cevat Dereli, Nuri İyem, Avni Arbaş, Selma Gürbüz, Ramazan Bayrakoğlu, Balkan Naci İslimyeli, Bedri Baykam, Ahmet Güneştekin, Peter Zimmermann ve Tony Cragg eseri satışa çıkan sanatçılardan birkaçı. Önemli koleksiyonlardan derlenen 339 adet eser satışa çıkıyor.
Bugün de eserleri inceleyebilir, siz de telefonla katılabilirsiniz. Benim de elim titriyor, her an arayabilirim!

* 4 Haziran 2016 tarihinde Nilay Örnek’in Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde yayımlanmıştır.