‘Türkiye’den güler yüzlü bir tarih çıkarmak mümkün değil’
Murat Meriç’in “100 Şarkıda Memleket Tarihi” adlı kitabı, bir kitaptan çok daha fazlası… Memleketi şarkılar üzerinden okur ve kitaba konan QR kodlarla ‘dinlerken’ çok gülüp dalga geçtiğim de oldu. Ama daha çok üzüldüm, çok üzüldüm. “Çok insan ölmüş be Murat” deyişim çok yürekten… Önce Murat Meriç ile Sözcü Cumartesi için yaptığımız röportajı, sonra da ne olursunuz kitabı okuyun…
Röportaj: NİLAY ÖRNEK / Fotoğraflar: SİNAN HAMAMSARILAR
Radyoculuk da yaptı, televizyona da bulaştı, belgesellere danışmanlık yaptı. Yaptıklarından yola çıkarsak ‘titri’ çok, ama ben ‘yazar ve müzik araştırmacısı’nda karar kılayım… Murat Meriç, hobilerinden şahane işler çıkarabilen, tarihe, müziğe meraklı, ‘insan gibi insan’lardan… Ağaçkakan Yayınları’nın Hazır Bilgi Serisi’nden çıkan yeni kitabı “100 Şarkıda Memleket Tarihi”nde memleketi ve memleket tarihini şarkılar üzerinden okuyor. Ve en güzeli kitapta her bölüm altına konulan QR kodlar sayesinde her şarkıyı akıllı cep telefonunuza indirip dinleyebiliyorsunuz; hem de baya zor bulunan şarkıları.
Rakıyla TRT tanıtımı yapıldığı yıllar, pornografik şarkılar… Türkçe ezanın ya da Atatürk’ün sofradaki muhabbetinin plağı… Almanya’ya göç dalgasından, grevlerden söz eden popçular, geçim sıkıntısını dillendiren ozanlar, Ecevit’e “Gel kurtar bizi” diyen alaturkacılar… Futbol maçları, beynelmilel başarılar, propaganda şarkıları ve kavgalar. Boğaziçi Köprüsü’ne 10’un üzerinde şarkı yazılması, petrole övgü ve ‘betona sevgi’ plakları.
O kadar çok ilginç şey var ki. Her satırla öğreniyor, hatırlıyor, şaşırıyorsunuz.
DİNLEYE DİNLEYE ÖĞRENİYORUZ
Kimi zaman “Sezen Aksu’nun ‘Son Bakış’ı Erdal Eren için yazdığını bilmeyen var mıdır?” diyorum, bazen de bazı şarkıların sözlerine dikkat etmediğime, tarihini bilmediğime hayıflanıyorum. 12 Eylül döneminde ‘işkence aracı’ olarak kullanılan ‘Türkiyem’ şarkısına (Müşerref Akay) hınçlanan yapımcı Cem Yılmaz’ın, şarkının kalıbını satın alıp bir daha çalınmasın diye rafa kaldırması ilginç geliyor… Ya da ‘Zeytinyağlı yiyemem aman’ın Marshall yardımıyla bir ilişkisi olabileceğini kitaptan öğreniyorum. Irkçı ya da barış için savaşı öven şarkılarımızı da…
Murat Meriç bunları daha önce okullarda ders olarak da anlattı, kimi zaman müfredata uymadı; başına iş de açıldı.
Eğlendirici, öğretici, hatırlatıcı bir kitap ama ben çok üzüldüm, biraz da ağladım yaşananları bir kez daha hatırlayınca. Önce röportajı, sonra kitabı keyifle okumanız dileğiyle, başlayalım…
- Politikayı, günü iyi takip eden, müzik seven, plak toplayan biri olarak böyle bir kitap doğal olarak ‘geldi’ diye düşünüyorum senin için..
Türkiye enteresan bir memleket. Her şey ama her şey hakkında şarkı yapılmış. Topladıkça şaşırdım, şaşırdıkça heyecanlandım ve aramaya başladım. Memleket gündeminden uzak olmadığım, tarihi sevdiğim için olay çok daha hızlı gelişti ve bu noktaya geldi. Kitapta, kimi kırılma noktalarını anlatıyorum.
- Memleketin müzikli tarihine bakınca dün ve bugün arasında gördüğün en büyük farklar neler?
En büyük fark, artık liderlerle alakalı şarkıların yapılmaması. AKP dönemiyle başlıyor bu durum. Gezi döneminde yapılanları saymazsak, Recep Tayyip Erdoğan’la alakalı bir eleştiri şarkısı bulamazsınız. Bunun dışında olaylara tepkilerimiz neredeyse aynı. Artık daha çok ağıt yakılıyor, bu büyük dert.
- Sürekli duygu dalgalanmaları yaşadım kitabı okurken; çok gülüp dalga geçtiğim de oldu.. Ama daha çok üzüldüm, çok üzüldüm. Çok insan ölmüş be Murat:( Senin hissin ne?
Aynı his. Çok insan ölmüş ve onların adını bugüne şarkılar taşımış. Ben, Mustafa Suphi olayını bir şarkıyla öğrendim. Mahir’i biliyordum ama Ulaş’ın adını şarkılarda duydum. Vedat Demircioğlu, Ruhi Su şarkısıyla girdi hayatıma; sonradan araştırıp öğrendim kim olduğunu. Bunları tek tek dinlersen ya da anarsan sorun yok ama topladığında çok canın acıyor. Kitabın neredeyse yarısı, acı olaylar üzerine yapılmış şarkılar. Yazık ki Türkiye’den güler yüzlü bir tarih çıkartmak mümkün değil.
- En değerli plağın hangisi?
Yanıtı zor. Kitaptan ilerlersek, ‘Ertuğrul Hatıra Müziği’ plağını ya da kitabın sonunda andığım belgesel plakları kenara ayırırım. Kitap dışında, Ahmet Kaya ve MFÖ plaklarımı (döneminde aldığım için) diğerlerinden ayrı tutarım.
- Hâlâ aradığın plaklar var mı? Neler ve neden?
Elbette var. Çağdaş Türkü’nün ilk albümü ‘Bekle Beni’, arşivimde olsun istediğim plaklardandır. Denk gelmedi. Bunun dışında bir sürü isim sayabilirim ama gerek yok. Plak toplamanın en güzel tarafı, her zaman aradığın bir plakla karşılaşma ihtimali. Üstelik, arada bilmediğim plaklar da çıkıyor –ki bazıları sahiden büyük ikramiye gibi!
- En çok adına şarkı yapılan lider kim sence?
Şüphesiz Ecevit. “Kıbrıs fatihi” olarak anıldığı dönemde hakkında onlarca plak yapılmış. Sonrasında da sürmüş.
- Beton sevdası eskiden beri varmış öyle mi? Demirel, Menderes ve Özal döneminde bunu şarkılardan anlamak ilginç tabii? Başka neleri görüyoruz böyle…
Sadece şarkılardan değil, her şeyden anlayabiliyoruz bunu: Seçimlerde verilen vaatler, çekilen filmler, gazete haberleri ve icraatı anlatan broşürler, programlar… Seçim plakları bu anlamda çok önemli: Yapılanlarla övünme ve yapılacaklarla göz boyama var bu plaklarda ve baktığımızda aslında her şeyin hep aynı olduğunu görüyoruz.
DERDİMİZİ EN ÇOK ONLAR ANLATTI… İŞTE O ŞARKICILAR
- Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü, Fuat Saka, Ruhi Su, Nazım Hikmet, Selda, Timur Selçuk, Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Âşık Mahzuni Şerif, Melike Demirağ, Attila Özdemiroğlu, Moğollar ve Bulutsuzluk Özlemi… Hayat memat meselelerine en çok takıp söz yazan, şarkı yapanlar sanki… Senin de böyle isimlerin var mı?
Saydığın isimlere Tülây German, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Grup Yorum ve Duman’ı eklemek isterim.
- Cem Karaca’nın ‘dönüş’ümünü anlatıyorsun bir bölümde, başka kimler değişti sence… Zülfü Livaneli eskiden çok iyi işler yapmış, şimdi o kadar aktif gibi değil sanki.
Herkes değişiyor. Ben de eski ben değilim. Ama kimi değişimler sahiden insanı şaşırtıyor. Livaneli hâlâ üretiyor aslında: Şarkı yapmasa kitap yazıyor. Eski ‘iş’leriyle karşılaştırdığımızda hayal kırıklığı yaratan şeyler görüyoruz zaman zaman ama en azından susmuyor. İsim vermeyeyim, pek çok insan, eskiden durduğu yerin bir hayli uzağında.
- Zülfü Livaneli’nin Ulaş Bardakçı’nın öldürülmesinin ardından seslendirdiği Ulaş’ın da Yaşar Kemal’in olduğunu bu kitapla mı öğreniyoruz?
Ben üstüne basa basa dillendiriyor olabilirim ama aslında bildiğimiz bir hikâye bu. Hem Livaneli anlattı anılarında, hem de Yaşar Kemal’in yakın dönemde yayımlanan şiir kitabında var bu şiir.
SEZEN AKSU BUGÜN DE SÖZÜNÜ İSİRGEMİYOR
- Sezen Aksu’yu eskisi kadar aktif buluyor musun bu açıdan?
Elbette aktif buluyorum çünkü hayata dair sözünü hiç esirgemiyor. Sezen Aksu’nun aktif olmadığını iddia ederek ortalıkta dolaşanları daha aktif buluyorum ama.
ISMARLAMA ŞARKILAR DÖNEMİ
- Hakkında en çok şarkı yapılanlar kimler ya da hangi olaylar? Deniz Gezmiş’e çok rastlıyoruz mesela…
Kıbrıs Barış Harekatı ve Gezi direnişi… Hakkında çok şarkı yapılan iki olay. İkisi için de yüzlerle ifade edilebilecek sayıda şarkı yapıldı. Deniz Gezmiş popüler bir isim belki ama çok rastlamıyoruz aslında; Mahir Çayan adı daha çok geçer şarkılarda. Bir de, tuhaf bir şekilde, açılıştan sonra Boğaziçi Köprüsü çok girmiştir şarkılara.
- Senin en gülerek yazdığın bölümü hangisi?
Elbette ‘Dünya Ahvali’. Uzak olduğundan mıdır, bilinmez, dünyada olup biten olaylar üzerine yazılan şarkıların çoğu çok eğlenceli. ‘Uzaylılar Hoşgeldiniz’, ‘Doktor Barnard’, ‘Kısmet’ ve ‘Muhammet Ali’ kitabın en ayrıksı şarkıları.
- Bir dönem ısmarlama şarkı çok sanki…
Her dönem ısmarlama şarkı çok. Bugün de yapılıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, yenilikleri tanıtmak üzere yapılan şarkılar, bugüne nazaran biraz fazla. O dönemde başka bir şey yapılamayacağı için müzik üzerinden ilerlemiş iktidar.
- Adına şarkı yapılan sporcu çok var mı? Takımlara, Muhammed Ali’ye var ama…
Metin Oktay dışında adına plak (ya da şarkı) yapılan sporcuya çok rastlamıyoruz. Dünyada örneği çok ama bunlar Türkiye’ye gelmemiş.
- Şarkılar nasıl hastalıklarımızı gün yüzüne vuruyor? Nasıl bir Türkiye çıkıyor, şarkıların bizi daha iyi söyleme ihtimali var mı?
Şarkıların elbette bizi iyi söyleme ihtimali var. Memleketi ‘iyi’ olarak dillendiren şarkılar var zaten. Ancak az önce de söyledim, memleketten güler yüzlü bir tarih çıkartmak zor. Hastalık olarak kabul edilebilir mi bilmiyorum ama futbol bahsi ve hamasî duygularla yazılmış şarkılar, literatürde bambaşka bir yer tutuyor.
GÜNÜMÜZÜN ‘KAHRAMANLARI’
- Bugünün müzisyenlerini pasif buluyor musun? Kimler umut vaat ediyor; Aylin Aslım ve Duman belki?
Bir sürü isim var. Aylin Aslım ve Duman’ın yanına Redd, mor ve ötesi gibi isimleri koyalım; farklı bir kanaldan Bandista ve Kardeş Türküler’le onları buluşturalım. Başka isimler de sayabiliriz ama sadece bunlar bile umudumuzu daim kılıyor.
- Kitabın gerisi de gelir sanki… Belgesel olmalı ama kim yapar, kim yayınlar?
Kimse bunun belgeselini yapmaz ve bu, bir yerde yayımlanmaz. Becerilemeyeceğinden değil, talep olmayacağından. Yoksa keşke yapılsa… Kitabın gerisi elbette gelecek.
- Bu kitaptan yola çıkarsak (ve çıkmazsak) senin özel şarkın, şarkıcın ve plağın hangisi?
Benim özel şarkıcım, Tülây German. Benim için çok değerlidir, çok önemlidir. Tanıştığım için onur duyduğum, bana yazdığı mektubu gözümden sakınarak sakladığım, ara ara telefonla konuştuğum bir isim. Hani “olmasaydı olmazdım” dediğimiz isimler vardır ya, Tülây German bunların birincisi. Plak dersen, Fransa’ya gittiğinde onu tanıtmak amacıyla yapılan ve satış dışı tutularak radyolara dağıtılan promosyon plağı, en değerlimdir. Şarkı dersen, buna farklı bir yerden vereceğim cevabımı: MFÖ şarkısı ‘Yalnızlar Garı’, şu dünyada en sevdiğim şarkı olabilir.
‘ARTIK LİDER ŞARKISI YAPILMIYOR ÇÜNKÜ KIZIYOR’
- Hakkında en çok şarkı yapılan lider Ecevit diyorsun bir yerde. RTE’nin durumu nasıl?
Hakkında şarkı yapılamayan lider. Çok kızıyor çünkü.
- Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz’ın yokluklarını da hissetmedim değil. Emniyet müdürlerine şarkı yok mu mesela? Susurluk eksik sanki… Yüzlerce olay var ‘unutulmasın’ istediğimiz, belki de bu anlamda ‘şarkısı olsun’ diyebileceğimiz. Senin var mı dikkatini çeken; ‘Kimse iki satır yazmamış’ diyebileceğin?
Kitapta olmamaları, haklarında şarkı yazılmadığı anlamına gelmiyor. Süzgecimden geçmemiş ya da ıskalamış olabilirim. Liderler hakkında yapılmış şarkıları ve seçim şarkılarını kitap dışı bırakmak durumunda kaldım çünkü içlerinden birini ya da ikisini seçmek çok zor. Susurluk eksik, evet. Oysa başta Haluk Levent şarkısı ‘Kamyoncunun Türküsü’ olmak üzere, bu olayla alakalı şarkılar var. “Unutulmasın” dediğimiz bir sürü olay şarkısız. En basitinden, 6-7 Eylül olaylarıyla alakalı şarkıların yirmi küsür yıl sonra yapılmış olması bile büyük dert. Kimi olaylar bilerek ve istenerek unutuluyor, unutturuluyor. Yazık ki böyle.
- Hiç ileri gitmiyorsun, mesafe var ama objektif olmaya çalışmıyorsun değil mi?
Objektif olmadım yazarken, evet çünkü bu benim kitabım. Kendi bakış açımla bakıyorum olaylara ve elbette yorumlarım bana özel. Bir başkası bambaşka açıdan bakıp bambaşka hikâyelerle kurgulayabilir bu kitabı. Başka şarkılar seçen de olacaktır ama bu şarkılar üzerinden bile ilerlese, ortaya çıkan “şey” bu olmayacaktır.
- Bu röportaj -sadece birkaç soru kısa haliyle-, 4 Haziran 2016 tarihinde Sözcü Cumartesi’nde yayımlanmıştır.