En iyi hapishane yemeğini evinizde nasıl yaparsınız?
“En iyi hapishane yemeğini evinizde nasıl yaparsınız?”
Daha geçen hafta, bir İngiliz gazetesinde okuduğum haberin başlığı buydu.
“İnsan niye evde hapishane yemeği yapmak ister ki?” sorusunun yanıtı tabii ki, haberde anlatılan muhteşem hikâyede vardı.
Uzununu hakkediyor ama kısaca; 2009’da İngiltere’de başlayan bir projeyle, bir grup mahkûma iyi yemek ve restoran işleri öğretiliyor.
“Mahkûmları cezaevinden sonraki sürece alıştırmak, kolay iş bulmalarını sağlamak, ruh durumlarını yukarı çekmek” ve daha pek çok amacı barındıran The Clink (Cezaevi) adlı bu proje, hemen sonrasında bir ‘restorana’ dönüşüyor.
Rezervasyon yaptırıp cezaevi içindeki, eskiden hapishane müdürüne ait olan binada baya 5 yıldızlı yemek yiyorsunuz.
ALKOL, BIÇAK VE ‘CEP’ FARKIYLA
Normal restoranlardan en büyük iki fark şu: Girişte cep telefonuzu teslim etmek ve plastik bıçak kullanmak!
Alkol servisi de yapılmayan bu restoran, o kadar popüler, proje de topluma o kadar faydalı oluyor ki, The Clink restoranları şubeleşiyor! 20 devrede, 2 bini aşkın mahkûmu yeniden topluma kazandıran proje pek çok ödül alıyor. Mahkûmlar hem catering’e yani restoran dışında da çeşitli etkinliklere yiyecek sağlamaya, hem de restoranda servis ettikleri ürünün tarımına da başlıyor.
Ve başlığa konu olan son mevzuu; evde kolayca yapılabilecek lezzetleri içeren bir yemek kitapları da çıkıyor.
Ve en son ve bizimle ilgili havadis, film gibi hikâyenin fitilini ateşleyen, her aşamasında başında olan kişi, şef Alberto Crisci bize bunları ve fazlasını anlatmak üzere İstanbul’a, ‘Yedi’ adlı etkinliğe geliyor. Ve o sadece konuşmacılardan biri.
Peki ‘Yedi’ ne? O da başka haber, anlatayım… http://wp.me/p79ANb-Ew
* Bu, Sözcü Cumartesi ekinde 22 Ekim 2016 tarihinde Nilay Örnek’in köşesindeki yayımlanan köşe yazılarından biridir.