Üçlü aşk bu, söyleyemem derdimi hiç kimseye!
Adam kızla tanışır, evlenirler; sonra erkek başka bir kızla tanışır ve birlikte sonsuza dek mutlu yaşarlar! Olabilir mi? Belki de…
Bir Osman Sınav filmi olan ‘Aşk Kırmızı’nın “İki kişiyi birden seviyorsan hangisine sadık olacaksın?” sloganını duyunca dedim ki “Hah! Türkiye’nin Vicky, Cristina Barcelona’sı çekildi; Polyamory (Poliamori) kavramı bir filme konu edildi.”
Bunun üzerine de daha film gösterime girmeden, ekipçe poliamori kavramını benimsemiş insanlar aramaya başladık; ben de bir dolu yabancı hayat hikâyesi yüklendim yine… Sonuçta Türkiye’de bulamadık!
Yanlış yerde aramışız!
Bir Müge Anlı programı izleseymişiz misal; ne cevherler görebilirmişiz. (Yazının sonunda bu konuya geleceğim.)
Ama bulsaydık –hâlâ umudum var, bize yazın!- ne ile karşılacaktık, anlatayım.
RAZI OLMUYOR, TALEP EDİYORLAR
Yunanca, poli ‘çok’ ile Latince, amor ‘aşk’ kelimelerinden oluşan ‘poliamori’, ‘çoklu aşk’ anlamına geliyor. Ve ‘çoklu aşkta’, eşle sevgilinin birbirinden haberdar olduğu pek çok durumdan farklı olarak, taraflar bu duruma istekle, aşkla, heyecanla giriyorlar… Çoklu ilişkiye razı olmuyor, talep ediyorlar.
‘KARICIĞIM, SEVGİLİMLEYİM’; PEKİ!
“Karıcığım ben bu gece sevgilimde kalacağım” cümlesine, “Peki canım. Yarın akşam görüşürüz” gibi bir yanıt gelebiliyor!
‘Ünlü çift’ gibi söz öbekleri de poliamori söz konusu olunca havada kalıyor. Çünkü ilişki yaşayanlar ‘çift’ de olabiliyor, ‘tek’ sayıyla da ifade edilebiliyor!
AŞK VAR, NİZAM VAR!
Poliamori, 80’lerden bu yana yaptığı ilerlemeyle, bir sisteme oturtulmuş durumda… Bayrakları, siteleri, ilişkinin nasıl daha iyi yürüyebileceğine dair önerileri, kitapları, rehberleri, çocuk yetiştirme konusundaki örnekler, “Anne ben çoklu aşk yaşıyorum” diye açıklama yapabilmenin yolları, ahlâksal dayanakları çoktan oluşturulmuş.
PAPAĞAN MI?
‘Poliamori’nin çeşitli simge ve bayrakları var. Mesela papağan, simgelerden biri… Hem ‘parrot’, yani papağanın İngilizce’de ‘polly’ gibi çağrılması, hem de her şeyin açıklıkla ‘konuşulması’, papağanı bu ilişki tarzının simgelerinden biri yapıyor.
Pek çok kişi çoklu aşk taraftarı olduğunu ‘papağan’ simgesiyle belli ediyor! Bayraklarda ise genellikle başharfini simgelemesi nedeniyle ‘pi’ işareti ve aşktaki sınırsızlığı temsil eden sonsuzluk sembolleri kullanılıyor. Bayraktaki mavi renk, açıklık ve dürüstlüğü; kırmızı, aşk ve tutkuyu; siyah ise bazı durumlarda ilişkiyi saklamak zorunda olmanın dayanışmasını temsil ediyor.
ÇEKİRDEK AİLEYİ ÇITLATMAK!
Poliamori Kuzey Amerika ve Avrupa’da hiç de yadırganan bir kavram değil. Ekim ayında New York’ta çoklu aşk taraftarlarının bir araya geldiği, yürüyüş ve piknikler yaptığı bir hafta sonu var; İngiltere’de çoklu âşıkların birbirlerini bulabildiği www.polyamory.org.uk adresli internet sitesinin gördüğü ilgi, bir şeylerin ‘çokluğunun’ göstergesi… Siteden Norveç, İsveç, Danimarka, Portekiz gibi ülkelerdeki yaygınlığı da görebiliyoruz!
Batı’nın çekirdek aile kavramı da çıtlamış ya da çatlamış gibi görünmüyor, şimdilik…
Bu arada yazıyı okuyup “Başımıza taş yağacak diyenler”, (hâlâ) ‘kuma getirme’ diye bir kavram var biliyor musunuz? Ne kullanma kılavuzu, ne havalı internet siteleri, ne kuşları, ne de bayrakları var!
GELELİM MÜGE ANLI PROGRAMINA!
Bir de unutmadan; bu yazının yazıldığı cuma sabahı… Yer Müge Anlı ile Tatlı Sert adlı program. Kayıp bir adam ve onu arayan üç kadın. Peki bu kadınlar kim? Biri eşi, biri sevgilisi, diğeri annesi! El ele programa gelmiş, kayıp adamı arıyorlar. Bir cinayete kurban gitmiş olabileceği şüphesi ortaya çıkıyor yayında; peki cinayetin azmettiricisi olarak şüphelenilen kişi kim? Sevgilinin hapiste olan kocası!
BİR SEN, BİR BEN, BİR DE BEBEK; BİR DE SEVGİLİ VAR!
İspanya’nın, görenlere bizim Alaçatı’yı anımsatacak, ‘gay dostu’ bölgelerinden Sitges’te yaşayan bir aile. Karı koca olan Roland-Juliette Combes (42) çiftine birkaç sene önce Laurel Avery (43) de katılmış. Laurel’in dünyaya getirdiği bir de çocukları var: Maya.
- Polyamory (Poliamori) konusu ilk olarak Nilay Örnek’in 16 Eylül 2009 Çarşamba günkü Habertürk gazetesindeki köşesinde, 24 Mart 2013 Pazar da Akşam gazetesindeki bu yazıyla ele alınmıştır.