Piyangonun tiyatroya seyirci çekmek için başladığını biliyor muydunuz?

İlginç bilgi, Tasarım, Türkiye halleri, Zamansız yazılar

Eskisi kadar popüler olmasa da, her 31 Aralık öncesi gözler yeniden Milli Piyango’ya kayıyor. Nimet Abla hâlâ büyük ilgiye mazhar da olsa, işin bu topraklardaki başlangıcı başka.
İzmir, ardından İstanbul’da eşya ve ev gibi hediyelerle başlamış; tiyatroya seyirci, kiliseye cemaat çekmek için kullanılınca ‘ilgi patlamış’. Ara ara yasaklanmış, para da kazandırmış, şöhret de dağıtmış
İşte Milli Piyango’nun bu topraklardaki geçmişinin kısa özeti…

‘Lotarya’nın bizdeki başlangıcı özellikle Avrupa ülkelerine göre geç; kayıtlara göre 1834 yılında İzmir’de… Biletler 10 kuruş, büyük ikramiye ise altın saat imiş.
İstanbul’da 1849’da düzenlenen bir piyango çekilişinde büyük ikramiye, Pera yani Beyoğlu’nda bir ev.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk piyango düzenleme izni 1850’de, Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşı Naum Efendi’ye verilmiş. Naum Efendi, tiyatrosuna seyirci çekebilmek için tiyatro biletinin yanında eşya piyangosu bileti de vermeye başlamış! Tiyatro baya izlenir olmuş.

CEMAAT ARTINCA…

Başarıyı gören diğer kurumlar, başta Ermeni Katolik Kilisesi gibi dini yapılar, katılımı arttırmak için piyango düzenleme iznine başvurmuş. Ev ve arsa gibi hediyeler kısa sürede ibadethanelerde cemaati arttırmış.
Bunun üzerine İtalyan asıllı Mösyö Bianchi de, Avrupa’daki bazı piyangoları 1855’ten itibaren İstanbul ve İzmir’e getirerek halka satmaya başlamış.

ADI NEREDEN GELİYOR?

Biz de önceleri ‘lotarya’ dermişiz… Şimdi ‘piyango’ denmesinin nedeniyle ilgili iki tez var; İtalya’da siyah, beyaz kartlarla oynanan ve kazanan kağıtların rengi olan beyazdan yani İtalyanca adıyla ‘bianco’dan almış adını. Ya da Bahçekapı’da bayii olan bu Mösyö Bianchi’den…

İhap Hulusi çok uzun yıllar Milli Piyango biletlerinin desenini çizen kişi oldu; onun üçgen imzasını taşıyan pek çok bilet de Dğan Güral’ın Milli Piyango koleksiyonunda yer aldı.

KONULU GÖRSELLER

Çok gelgitli bir hikâyesi var piyangonun. Bir yasaklanmış bir yardım aracı olarak görülmüş, bir popülerleşmiş bir yerini başka bir ‘heyecana’ bırakmış.
Millî Piyango İdaresi’nin kuruluşu 1939. 1944’ten sonra bilet desenlerine özen gösterilmiş, ‘konulu’ görseller yapılmış. İhap Hulusi Görey’in çizimleri bugün bile müzayede ve koleksiyonların gözdesi.
Her ayın 9, 19, ve 29’unda Milli Piyango çekilişi var. Piyango eskisi kadar gözde olmasa da her 31 Aralık yaklaşırken gözler ona çevriliyor.

Ünlü piyangocularımızdan… Uzun Ömer (üstte) ve efsane Nimet Abla’nın ta kendisi…

İSMET PAŞA’YA DA PİYANGO VURMUŞ

Piyangoyla zenginleşen, ünlenen, hakkında yazı dizileri yapılan kişi sayısı da az değil.
İsmet Paşa 1968’de, Milli Piyango’nun büyük ikramiyesi olan 50 bin lirayı kazanmış.
İstanbul’da piyango bayiliği yapan, 2.25’lik boyuyla efsaneleşen Bilecikli Uzun Ömer (Özkan),
Sait Faik’in ‘Uzun Ömer’ hikâyesinin ve pek çok haberin ana karakteri olmuş olabilir, piyango belki de adını Mösyö Bianchi’den almıştır.
Ama hâlâ piyango denince akla ilk onun adı geliyor: 1 Ocak 1986’da bayisinden alınan bilete 1 milyar lira çıkan Nimet Abla (Özden)!.

 

  • Bu yazıyı, Tempo dergisinin 2016 Aralık yani son sayısı için hazırlamıştım.