Pandeli’ye Bakanlık sahip çıkmalı
115 yılda hiç mi kötü gün görmedi Pandeli! 6-7 Eylül olaylarında ne lezzeti, ne de şöhreti onu yağmadan koruyabildi. Ama bugünkü yerini ona sunan dönemin valisi ve Cumhurbaşkanı, Pandeli’yi işe dönmeye ikna etti. Bugün de benzeri yapılmalı
Pandeli Restoran’ın, kardeşi Paris’le birlikte üçüncü kuşak sahibi olan Sofia Çobanoğlu’nun yazdığı metinden anlıyoruz ki, 115 yıllık lokanta kapanmamış, ‘kapanmaya yazmış’…
Turizmin malum durumundan ve Mısır Çarşısı’ndaki bitmeyen tadilatlardan muzdarip; ‘kapandı kapanacak’, yardıma ihtiyacı var.
İyi bir okuma yapan herkes işlerin Pandeli için hiçbir zaman kolay olmadığını görüyor.
115 yılda hiç mi anormal dönem yaşanmadı!
Yaşandı ama zamanında Cumhurbaşkanı bile Pandeli’ye sahip çıktı. Hatırlayalım.
Malum, restoranın kurucusu Pandeli Çobanoğlu, Niğde’de çoban, İstanbul’da gümrük hamalı bir babanın oğlu. Bulaşıkçılık, berberlik, bakkal çıraklığı derken seyyar arabada piyazcılık da yapmış, köfteci de açmış. 1910’lu yıllarda o köftelerin hayranı olanlar arasında, sonradan lokantanın da daimi misafirlerinden olan Atatürk de var. Faruk Nafiz Çamlıbel’den Ahmed Haşim’e, Yahya Kemal’den Ahmet Hamdi Tanpınar’a pek çok isim de müdavim.
‘ZERO MİLE’I O ÇOKTAN ÇÖZMÜŞ
2. Dünya Savaşı’nda un stokları daralınca havanlarda pirinç döverek ekmek yapmış Pandeli. Bu fikir, ilerleyen yıllarda badem, tereyağı ve şekerle yaptığı kurabiyeye de ilham kaynağı olmuş. Şimdilerde Michelin yıldızlı restoran şeflerinin dillerinden düşürmediği ‘zero mile’ (sıfır mil yani malzeme için uzağa gitmeme) meselesini o çoktan çözmüş. ABD’li bir yatırımcının teklifine “Uçakla getirilen sebzelerle yemek yapılır mı? Her sabah kasaptan eti, balıkçıdan balığı, halden sebze ve meyveleri kendi ellerimle seçiyorum. Onların nerelerden getirildiğini biliyorum” yanıtını vermiş.
VALİ YER GÖSTERİP İKNA ETMİŞ
Ancak dünyaca ünlü oyuncuların ya da diplomatların favori mekanı olması, 6-7 Eylül olaylarında dükkânını yağmalanmaktan kurtaramamış. Pandeli Usta küsüp evine kapanmış. Ama onun mesleği bıraktığını duyan dönemin Valisi Fahrettin Kerim Gökay, Pandeli’yi ikna etmiş. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar devreye girmiş ve Pandeli’ye bugünkü, Mısır Çarşısı’ndaki yeri verilmiş.
DÖNERLİ PATLICAN BÖREĞİ İÇİN BİLE
Pandeli, “Türkiye’de yaşı 100’ü aşmış restoran” ya da “Atatürk’ün en sevdiği lokanta” denildiğinde akla ilk gelen isim!
20 senesini aşan restoranların bile ‘büyük başarı göstermiş’ sayıldığı (öyle de zaten) İstanbul’da, 3 kuşak ayrı zamanlarda yemek yediğimiz tek yer.
Sebzeli piliç dolması, kâğıtta levreği, dönerli patlıcan böreği ve farklı beğendisiyle kısacası lezzetiyle, çinileriyle, tarihi eşyaları, ortamı ve ışığıyla etkileyici.
Şimdi kimi “Ya servis o kadar da iyi değildi”, kimi “Turiste alışmışlar pahalıydı” diyor! Fark etmez! Pandeli başka bir mevzuu, bir değer.
Ve İstanbullu yeterince sahip çıkamadıysa, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği ya da devletin bu işi düzeltebilecek kimi varsa o bir şey yapmalı. Pandeli tarihtir, kültürel bir değerdir.
* Bu yazı 29 Ekim 2016 günü Sözcü Cumartesi ekinde, Nilay Örnek’in köşesinde “Pandeli’yi Cumhurbaşkanı bugünlere getirdi” başlığıyla yayımlandı. Şimdi başlığı “O oraya çeker, bu buraya iter” diyerek, buraya başka bir başlıkla konuldu.
3 comments
Comments are closed.