
Müzelerde hediyelik eşya işini devlet yapamıyorsa bıraksın! Ben yaparım…
Biraz agresif oldu biliyorum ama iddiamın arkasındayım. Müze ve sarayların işletmesi devlete kalsın, ben onların dibine şirin cafeler açar, hediyelik eşya dükkânlarıyla harikalar yaratırım. Hayatımda gazetecilik dışında bir işle uğraşmadım ama eminim şimdi yapılandan çok daha iyi bir iş çıkarırım.
Bahçeye güzel bir kafe..
Mesela… İstanbul Sultanahmet’teki İslam Eserleri Müzesi’ne hiç gittiniz mi? (Artık öyle değil maalesef)
İçindeki eserler bir yana, müzenin bahçesi mükemmeldir. Bir ilkbahar günü o bahçede, yeşillikler içinde bir naneli limonata harika olabilir… Ancak oradaki eğreti mekâna oturduğunuzda bulabileceğiniz tek şey bayatlama sınırında birkaç çeşit bisküvi ile eğer oradaki görevliler demlemişse bir bardak çaydır. O kadar…
Ayasofya’yı gezdiniz. Çıkışta anlamsız birkaç hediyelik eşya, takı, kartpostal ve nazar boncuğundan öte çok az şey bulabilirsiniz.
Ihlamur Kasrı çok sönük değil mi? Oysa ‘el’in elinde olsa neler yapılmaz: Her yol Ihlamur Kasrı’na çıkar, her tabela bu kasrı gösterir. Oranın tarihi övüle övüle anlatılır. Kafesinde canlı müzik yapılır, binbir çeşit lezzet sunulur, hediyelik eşyanın cılkı çıkartılır.
Ama dünyanın en zengin kültürlerinin en zengin miraslarını barındıran ülkemde bu ‘pazarlanamaz’.
TURİST DÖSİM MAĞAZASI MI ARAYACAK?
Türkiye’de müzelerle ilgili hediyelik eşya işi DÖSİM’in (Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) elinde. Ama DÖSİM bu işte ne kadar iyi?
DÖSİM’in internet sitesine bakıyorsunuz takı ve eşyalar var. Ama eserlerin müzedekilerle pek alakası yok. Peki bunları nereden alacağız? DÖSİM sadece 12 ilde mağaza açmış. Kocaaaa İstanbul’da sadece 4 mağazası var ki, bunlardan sadece 2’si bir müzenin içinde.
Yani turist gelecek, müzeyi gezecek ama bir şey satın almak isterse DÖSİM satış mağazası bulmak için sokak sokak gezinecek! Aklınız alıyor mu?
MÜZEKART VARKEN BUNLAR YAPILAMAZ MI?
Sizce de bu, büyük bir iş kolu değil mi?
Topkapı Sarayı’ndaki göz alıcı takıların, tılsımlı gömleklerin, çanak çömleğin imitasyonları yapılamaz mı?
Müzelerdeki eserlerden ilhamla tişörtler, çantalar, saatler, albümler tasarlanamaz mı? Oradan alınmış bir yapbozla ya da müzedeki eserlerin olduğu bir boyama kitabıyla büyüyen çocuk, daha duyarlı olmaz mı?
Bir Türk müzesinden alınmış küpe ya da tişört yurtdışında tanıtıma katkıda bulunmaz mı?
Bu girişim pek çok Türk gencine iş kolu yaratmaz mı?
Bu yolla müzeler için de ek gelir elde edilmez mi?
Yurtdışından örneklere de gerek yok, Kültür Bakanlığı’nın özel müzelerimze bakması yeter aslında.
İstanbul Modern mesela, 10 numara… İnsanı ‘müzeye çekiyor’. Geceleri Loft’un balkonunda eşsiz manzarada yemekler yeniyor, yeni koleksiyonlar görüldükten sonra en leziz öğle kahveleri orada içiliyor.
Pek çok kişi oradan satın aldığı Fikret Mualla saatlerinden takıyor ya da ressamların tablolarının süslediği yastıklarla donatıyor kanepelerini…
Herkes Pera Müzesi’nden aldığım yüzüğün ‘Nereden’ olduğunu merak ediyor, Sabancı Müzesi’nden alınma Picasso kahve fincanlarına insanlar bayılıyor. Bu üç müzede de çocuklara özel eğitimler veriliyor.
Hazır Müzekart gibi çok iyi bir fikir bulunmuşken, bu fırsat değerlendirilmeli. Hediyelik eşya-cafe gibi yan işler belki de özel işletmelere verilmeli. Haksız mıyım?
* 14 Eylül 2008 tarihinde Nilay Örnek’in Milliyet Gazetesi’ndeki köşesinde yayınmanlıştır.