Evimin pencereleri Kayaköy’den, sütunları Kadyanda Antik Kenti’nden!
Muğla’da gezdiğimiz üç antik kent; Kayaköy, Kadyanda, Amos…
Üçü de yeterince sahiplenilmemiş, korunamamış ve hâlâ korunamıyor
Harika deniz var, taşından bile yeşil fışkıran doğa ama Fethiye’ye, Marmaris’e gelmişken antik kentleri de geziyoruz.
Önce Fethiye Üzümlü Köyü’nün tepesindeki Kadyanda Antik Kenti’ne çıktık.
Girişte kimse yok, içeride kimse yok.
Koca alan. Girişte bir tabela ve kısa bilgi, içeride bugünden bakınca insanın hayal gücünü zerre çalıştırmayan ‘hamam, koşu pisti’ gibi kısa kelimeler.
Bazı alanlarda o da yok; o ne taşı, o sütunlar niye yapılmış hiçbir şey anlamıyorsun.
Orada internet ve telefon çekmiyor; daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sitesine girip telefonuma kopyaladığım bilgilerden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
“Lykia dilinde ‘Kadawanti’ olarak bilinen Kadyanda fazla önemi olmayan bir şehir olup yazıtlarından en erken M.Ö. V. yüzyıla tarihlenmektedir. Ancak geniş alanı kaplayan kalıntılar şehrin Roma İmparatorluğu dönemindeki ihtişamını göstermesi bakımından ilginçtir” diye bir cümle. İnsan bir antik kentin tanıtım yazısına niye “Fazla da önemli değil” yazar ki!
ELİMİZİ KOLUMUZU SALLAYARAK!
Oysa farklı bir tarzda örülmüş muhteşem bir örgü dış duvarı olan tiyatrosu, hamamı, koşu pisti, agorası, tapınağı var bu antik kentin. Çam ağaçlarının arasında çok etkileyici.
Bizimle gelen Fethiyeli arkadaşımız “Antik tiyatronun 4 yıl önceki fotoğrafları o kadar farklı ki, şurası da hep basamaktı, şimdi onlar yok” diyor mesela.
Doğal şartlardan da, gelen gidenden de korunamamış.
O kadar ıssız ki, çantana atabildiğini alır götürürsün! Maalesef!
Çıkışta görevli mi değil mi nasıl emin olacağını bilmediğimiz bir adam, “Giriş paralı” diyor, tuvaletin temizliği aşkına ben 5 TL’yi veriyorum.
KAYAKÖY BAYA SOYULMUŞ
Yakındaki etkileyici bir yer daha; Kayaköy.
5 bin yıllık tarihten bahsediliyor; hikâyesi etkileyici, hikâyesi uzun.
5 TL verip girebildiğin gibi, girişten değil herhangi bir yerinden de elini kolunu sallayarak girebilir, gezebilirsin!
Ve ‘zamanında’ çevredeki evler yapılırken pek çok kişinin buradan ‘çaldığı’, taştan çerçeveye bir şeyler aldığı sır değil. Hatta rehberler anlatıyor.
Azınlıkların bıraktığı altınları bulma hevesiyle içi, dışı da kazılmış zaten. Ama bunu yakın zamanda bile yapanların, arkadaşlarına “Evimin şöminesi de Kayaköy’den” diye anlatanların olması acıklı.
Marmaris Kumlubük tarafı; Amos Antik Kenti… Rodos birliğinin önemli kentlerinden, Güneş’in doğuşu ve batışına hakim muhteşem manzarası ve görkemiyle öylece duruyor.
Bakanı edeni yok; giriş ücretsiz.
Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’i arayıp “Normal mi bu? Görevli tutmak çok mu maliyetli? Buralar küçük yerler diye mi başında kimse durmuyor ya da olması gerektiği gibi ilgilenilmiyor, korunmuyor?” diyorum.
“Olur mu öyle şey? İlgilenilmeli düzeltilmeli, oralardan elektronik sayaçla gelir elde edilmeli, korunmalı” diyor. Yeni özelleştirme işini, ihaleleri konuşuyoruz
Ama maalesef ‘bol bulmuşuz’! Yazık tarih elimizden kayıp gidiyor. (Çok ilgili bir yazı için; Ölüdeniz Ölmüş http://wp.me/p79ANb-xb )
- Bu yazı 30 Ağustos 2016 tarihinde Nilay Örnek’in Sözcü Gazetesi Şık ekindeki köşesinde yayımlanmıştır.