
Daha ilkokuldan yılda 25-50 bin TL okul parası da ne?!
Onlar daha bebekken, çocukları için para biriktirmeye, okul bakmaya başlayan arkadaşlarıma “Biz devlet okullarında okuduk da ne oldu?” derdim. Ama onları dinledikçe üzülerek hak verdim
Büyükşehirlerde, özellikle de İstanbul’da çevrenizde, kendileri iyi eğitim almış, ortalama ya da ortalama üstü gelir seviyesinde olmasına karşın varını yoğunu çocuğu için harcayan ya da biriktiren çiftler görüyor musunuz?
Kimi zaman mutsuz oldukları işlerde çalışan, isyan edemeyen, bir döngünün içine girmiş bırakamayan ya da çok sevdikleri işlerde çalışsalar bile çok fazla mesai vermek, karı koca çalışmak zorunda olan ebeveynler?
Üstelik “Varımız yoğumuz çocukların eğitimine gidiyor” diyen bazı ailelerin çocuklarının yaşı daha 10 bile değil.
17 YILDA 1 MİLYON 62 BİN TL
Minicik çocuklar sabahın köründe kalkıp dünya yol ve trafik aşarak okullarına gidebiliyor.
Bir çocuğunun aylık ilkokula gitme maliyeti açıklandı; öğlen yemeği ve servisle en düzü 519 TL. Özel okullar söz konusu olduğunda ise daha ilkokulda -kılçıksız, yani servisinden yemeğine hiçbir masraf katılmadan- yılda 20-25 bin TL’den ‘başlıyor’.
Eğitim yazarı Pervin Kaplan, MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut’a hesaplatmış… İlkokuldan üniversite mezuniyetine kadar ‘ortalama özellerde’ okutulan bir çocuğun, enflasyon oranında ailesine borçlanması durumunda, 17 yıllık borcu 1 milyon 62 bin TL oluyor. Aile faizi sıfırlar, çocuk da maaşının yarısını ödese, borç 19 yılda bitiyor!
Peki bu çocuklar niye özel okula gönderiliyor?
‘BİZ DEVLET OKULUNDA OKUDUK DA…’
Babam için eğitim en önemli şeydi. Küçük yaşta annemle “Bale mi, folklor mü, mandolin mi?” tartışmalarını hatırlarım. Sonra da hiç bitmeyecek sandığım özel okul müzakerelerini.
Babam yıllarca taksidini ödediği kooperatif evini satmaktan bahsediyor, annem ise “Çocuk dünya okusa Bodrum’daki o evi yeniden alması 20 seneyi bulur” diyordu.
Sonunda bir yıl hazırlık okutup normal ortaokula geçirmek ya da direkt ortaokul üzerinde anlaştılar; sonra yurtdışına gönderirlerdi…
Çok mutlu bir okul dönemi geçirdim. Üniversiteye dereceyle girdim, bitirdim.
Ha başka eğitim şartlarında belki benim Nobel’im üzerinden konuşuyor olabilirdik ama hiç şikâyetçi değilim.
Bu yüzden arkadaşlarımın daha anaokul yaşındaki çocukları için girdikleri özel okul tur ve telaşlarını gördükçe ben de klasik “Biz devlet okullarında okuduk da, kötü mü oldu?” cümlesini ettim.
Ama bizlerin dönemi bitti!
‘YA İMAM HATİP OLURSA’
Önceleri “Bütün iyi öğretmenleri özeller aldı” denirdi. Sonra yabancı dilin önemi, ‘gerçek’ sosyal aktiviteler, çocuğun duygusal gelişimi vurgulanırdı… Şimdi ise seçenek değil zorunluluk gibi.
Çoğu kişi “Ya çocuğumun okulu imam hatip olursa” kaygısında.
Bir arkadaşım “Geçen mahalle okuluna gittim, müdürün odasında ortalık yerde takke seccade. Çocuğuma din eğitimini ben vermek istiyorum, iki adım ötemdeki okula yazdıramadım çocuğu…” diyor.
‘HAFTA SONU ANNE BABALARI’
Sadece çocuklarını ‘normal’ okutabilmek için, daha küçük illere taşınan ‘onlarca’ arkadaşım var, hatta 3 çocuğuyla maliyeti okul gideri 150 TL olan ABD’ye yerleşme kararı alan da…
Millet sadece okulu, müfredatı değil öğretmenleri, velileri de sabıka kaydından geçirme ihtiyacı hissediyor.
Bodrum’a yerleşen bir arkadaşım “Biz çok çalıştığımız, o çok yol gittiği için görüşemiyorduk. Onu görememe suçluluğuyla cumartesi pazar onun her istediğini yapan ‘hafta sonu annelerinden’ olmuştum. Burada okullar bizim dönemimizdekine yakın; daha karma, maliyet daha az, daha doğal” diyor.
‘BABA BİZ FAKİR MİYİZ?’
Yine bir arkadaşım anlattı; sömestr tatilinde İzmir’deki anneannesinin yanına götürüyorlar çocuğu, oğlan da pek mesut.
Ancak okula döndüğü günün akşamı babasına geliyor ve “Baba biz fakir miyiz?” diyor.
Çünkü sınıf arkadaşlarından biri St. Tropez’e gitmiş, bir başkası Courchevel’e; “Biz niye Türkiye’de kaldık baba, neler oluyor?”
Aile çocuğunu, sadece kendinden habersiz verilen önemli konulardaki eğitimden ya da kötü alışkanlıklardan değil ‘ölçüsüz zenginlik’ten, şımarıklıktan, doyumsuzluktan da korumak zorunda.
“Bizim gibi ortalama ailelerin çocukları gidiyor” tanımındaki özel okula daha fazla para vermeye hazır olanlar da var.
Ben annemin okul fotoğraflarına bakınca zengini fakiri, Ermenisi Rum’u pek çok farklı karakter ve isim görüyorum. Benimki de nispeten öyle… Oysa bugün daha bilinçli, daha bedelli ve kaliteli de olsa herkes kendi azınlığıyla. Ve maalesef alternatifi yok.
- Bu yazı Nilay Örnek’in 6 Eylül 2016 tarihinde Sözcü / Şık’taki köşesinde yayımlanmıştır.
- İlgili bir yazı; Norveç eğitim sistemi için http://wp.me/p79ANb-AB
Yazıyı yazdıktan sonra gördüğüm bir tweet
Oğlumun okulu başladı. Verdiğimiz ücret ışığında beklediğim eğitmen kadrosu şöyle:
Matematik:Cahit Arf
Kimya:Marie Curie
Beden Eğitimi:Pele