Artık Troya’yı gözünüzde canlandıran bir arkeo-köy var
2018 Uluslararası Troya Yılı kapsamında OPET, Çanakkale’deki bir köyü, yeni yapılan Troya Müzesi’nin hemen karşısındaki Tevfikiye Köyü’nü yeniledi; köyü, Troya dönemini yaşatan atmosferi, binaları ve figürleri, tarihi ve mitolojik değerleriyle bir arkeo-köye dönüştürdü. İşte köyden ilk izlenimler…
Tevfikiye Köyü’nden ve köyde OPET’in yaptığı arkeo-köy çalışmasından ilk olarak Troya kazılarının başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ve onun heyecanı sayesinde haberim olmuştu.
Burada da yazmış ama çalışmalar tam bitmediği için köyü görememiştim.
OPET’in kurucu üyelerinden Nurten Öztürk’ün ne kadar titiz, sosyal sorumluluk işlerinde ne derece ‘gerçek’ biri olduğunu bildiğimden çok da merak etmiştim doğrusu.
Rüstem Hoca, köyde değişime mihmandarlık yapan 3 kadına “En son ne zaman Antik Kente geldiniz?” diye sorduğunda “Hiç gelmedik ki” yanıtını aldığını anlatmıştı.
70 sene bir köyde yaşayıp, dibindeki çok da ünlü antik kenti görmemek…. Bize ilginç gelebilir. Ama bu böyle olabilir.
“Şimdi köylüler, belki de hiç görmedikleri antik kentin bir zamanlar nasıl olduğunu kendi köylerinde görecek. Turist ağırlamaya, ekonomik bir modelin parçası olacaklar” diye düşünerek gittim köye.
Ve köyün gayet bilinçli, her şeyden haberdar, girişken bazı kadınlarıyla tanıştım. Geçen senenin kasım ayında başlayan çalışmalar biteyazmış.
Köye gittik ve gördük. Troya o köyde yeniden canlanmış.
PEKİ NELER YAPILMIŞ?
Tevfikiye Köyü’nün giriş yolu ve çevresi düzenlenmiş, köydeki pek çok bina, Troya’nın 6’ncı dönemine uygun olarak yenilenmiş. Yani buraya girdiğinizde Troya’nın son dönemini kafanızda canlandırabiliyorsunuz.
Köylülere boya desteği verilmiş, ‘Troya’ ruhuyla örtüşecek desen, renk ve motifler gösterilmiş ve evlerin dış cephelerinin buna göre düzenlenmesi sağlanmış. Köy yerindeki bütün tuvaletler OPET standartlarında yenilenmiş. Atıl duran evler atölyelere dönüştürülmüş.
Bu arada mimar Murat Kabul ile konuştum; eski düğün salonunu sordum mesela, “Yıkılıp mı yeniden yapıldı, yoksa üstüne kaplama mı yapıldı?” diye.
Ayrıntılarıyla anlattı Kabul, kullanılan malzemeyi, rengi seçişlerini. Güçlendirme yapıldıktan sonra yapılmış dış yüzey yenilenmesi.
Tamamen farklı bir cephesi var her yerin.
Murat Bey, “Büyük süslemelere girişmedik. Sade olmasını istedik, Antik Kenti görkemi ile yarışmak değil niyetimiz” dedi.
Şimdi mesela o binada Çanakkale Bienali’nden eserler var.
Bu arada merak etti, “Peki düğüm salonu ne oldu, insanlar düğünü nerede yapacak?”.
Burası aynı zamanda yine düğün salonu olarak da kullanılabiliyormuş.
Ama bunu sorduğum Nurten Öztürk çok güzel bir şey söyledi, “Yurtdışında da görürüz, böyle yerlerin mutlaka meydanı olur ve meydanda sembolik önemli binalar. Bu açıdan burada böyle bir meydan olması önemliydi.”
Gerçekten de çok güzel olmuş meydan.
TROYA’NIN 6’NCI DÖNEMİ BU KÖYDE YAŞIYOR
Köy kahvesinin bahçesindeki yapı restorana, düğün salonu müze ve kültür sanat merkezine, kullanılmayan eski köy okulu pansiyona dönüştürülmüş.
İntepe/Erenköylü olan Rum bir usta tarafından 1895 yılında tamamı Troya Ören Yeri’nden alınan taşlarla inşa edilen tarihi köy camisi yine Troya döneminin doğal taşlarıyla aslına uygun şekilde yenilenmiş.
Geniş Troya ovasına hakim noktada konumlanan ve Troya Meydanı olarak adlandırılan meydan, seyir alanı olmuş. Burası Troya kahramanlarının büstleriyle donatılmış.
KÖYE 14 BİN 800 BİTKİ VE AĞAÇ DİKİLMİŞ
Köy meydanında ve genelinde peyzaj çalışması yapılmış. Ben bunu yazılı bir kaynaktan öğrendim ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ağaç ve Peyzaj A. Ş. tarafından yöreye bağışlanan, akasya, selvi, zakkum, ardıç, çınar, erguvan, gül, hanımeli, yasemin ve sardunyadan oluşan toplam 14 bin 800 adet bitki dikilmiş köye.
KURSA YİNE KADINLAR GİTMİŞ AMA:)
Ancak tüm bu yapılanlar sürdürülebilir olmayınca çok da anlamlı olmuyor.
Sürdürülebilir olması için köylülerin de projeyi yürekten desteklemesi gerekiyor.
Burada öyle olmuş, köylüler canla başla çalışmış da, çocuklar köylerindeki değişim üzerine şiirler, mektuplar yazar olmuş.
Diğer çevre köyler de bu ya da başka yeni bir projenin parçası olmak istediklerini dile getirmişler.
Bu arada arkeo-köyün ekonomik bir canlanma yaşaması için bir takım kurslar verilmiş; 6’sı erkek 70 kişi bu kursları bitirmiş. (Yine kadınlar önde!)
Çanakkale Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü işbirliği ile düzenlenen kurslar şubattan bu yana sürüyormuş. Hafta içi her akşam 5’er saat, hafta içi iki gün gündüz 8’er saat…
Neler neler yok ku kurslarda…
Temiz tuvalet ve hijyen, girişimcilik, diksiyon, iletişim, kişisel gelişim, İngilizce, turistik ve hediyelik eşya yapımı, kırsal turizm etkinlikleri, gümüş kazaz örücülüğü, kitre bebek yapımı kurslardan bazıları…
ESKİ OKULDAN PRIAMOS PANSİYON’A
Kültür Bakanlığı İl Kültür Müdürlüğü desteğiyle de pansiyonculuk kursu verilmiş.
Bu arada köydeki eski bir okuldan dönüştürülen Priamos Pansiyon (0544 415 77 03) çok güzel olmuş. Bütün bu projenin mimarı olan Murat Kabul, burada da harika bir iş çıkarmış.
3 odalı pansiyonda odalarda minik birer mutfak da var, tuvaleti, banyosu kendi içinde. İki oda, iki kişilik (200 TL idi fiyatı), bir diğer geniş odada 4 kişi rahatça kalabiliyor (300 TL).
Odanın dekorasyonunda kullanılan her şey de bölgedeki malzemelerden.
Misal ben çuvallardan yapılan yastıklara, sedirlere bayıldım. Antikacı Hasan’dan almış Murat Bey, çevre köylerden toplanmış eşyalar.
OPET’in köyde yaptıklarını, Çanakkale Valiliği de içme suyu ve kanalizasyon alt yapı çalışmalarını yaparak, elektrik ve telefon hatlarını düzenleyerek tamamlamış.
TAM BİR ÖRNEK ARKEO-KÖY
Yani bundan sonra yerli ve yabancı turistler, Troya Antik Kenti’ne en yakın köylerden birinde konaklayabilecek ya da orada zaman geçirip, Troya’nın eski halini gözünde canlandırıp bir takım hediyelik eşya satın alabilecek.
Her şey bir yana pek çok antik kent ve turizm bölgesi bir ‘örnek köy’ modeli görmüş olacak.
6 Ekim 2018, Çanakkale