‘Yaşam tarzlarına müdahale edilen bir ülkede turizmi kurtarmak zor’
“Turizmde kriz en az 3 yıl daha sürecek” diyen eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’e ‘çözümü’ sordum. Çözüm belli; çözüm uygarlıktan, insanlıktan, demokrasiden geçiyor; tabii istenirse!
Eski Turizm Bakanı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) eski Başkanı Bahattin Yücel, uzun süredir, bulduğu, bulunduğu her ortamda turizmde krizin geldiğini söyleyen, çözüm arayan isimlerden biri. Geçtiğimiz hafta Yücel’i aradım, “Ne olur uzun cümleler değil, kısa yanıtlar istiyorum” dedim.
“Ne yapalım da turizmi düzeltelim? Bize hap öneriler verin; ben bir vatandaş olarak ne yapayım, hükümet ne yapsın, turizmciler ne yapsın?”
Çünkü şikâyet etmekten, çaresiz hissetmekten, izlemekten bıktım. Çünkü Türkiye’ye bayılıyorum; kültürüne, tarihi zenginliklerine, yemeklerine, denizine, cennet koylarından Kapadokyası’na âşığım. Anlatamamaktan, gösterememekten, yurtdışına her çıktığımda “Biz niye yapamıyoruz?” hissinden sıkıldım.
Çok daha güzel lan benim ülkem! Sorun insani! Sorun davranış, tavır, bakış!
İstedim ki, Bahattin Bey bana hap öneriler versin; 5 maddede “Hadi şunları, şunları yapalım” desin… Olmadı! Çünkü Bahattin Bey’in çözümleri, benim değil, hükümetin -çoktan- görmesi gereken şeyler. Yücel’in yanıtlarını madde madde sıraladım; buyrunuz…
* Krizi getiren ne oldu?
* Türkiye; genelde AB ülkelerinin ucuz tatil tedarikçisi işlevini benimsediği için bu gelişmeyi zamanında göremedi. Toptan satış yapmayı başarı gibi gördük, dünyadaki sayısal teknolojinin gelişimini, değişimi göremedik.
* Bu yüzden yatırımlar üst yapı ağırlıklı gerçekleşti.
* Ortadoğu’da lider rolüne soyunmak.
* Bilgisiz dış politika.
* Özgürlükleri kısıtlayan, insanların yaşam tarzlarına doğrudan müdahaleyi hedefleyen, onların ne içeceklerine, ne yiyeceklerine, nasıl giyineceklerine, kaç çocuk yapacaklarına, tam ya da yarım olmalarını tayine varan yasakçı anlayış.
* Suriye’deki iç savaşa taraf olmak, dünyanın lanetlediği IŞİD canilerine lojistik sağlandığı algısının yaygınlaşması.
Terörle mücadelenin iç savaş boyutlarına ulaşması.
Canlı bombaların saldırıları. Turist gruplarının da hedef alınması.
* Suriyeli sığınmacıların kıyılarımıza vuran cesetleri.
* Rusya Federasyonu’na ait bir uçağı sınır ihlali gerekçesiyle vurmak.
* Bu kriz bizi ne kadar süreyle etkileyecek?
En az 3 yıl sürecek.
* Bu krizi çözmek için hemen, şimdi ne yapılmalı?
AKP’nin dış politikasını hızla gözden geçirerek, Suriye’deki isyancılara verdiği desteği kesmesi, Rusya’dan özür dileyerek tazminat taleplerini değerlendirmesi ilk başta gelenler. Ayrıca yasakçı ve antidemokratik uygulamalardan vazgeçildiği de gösterilmeli.
* Başka başka… Turizmciler ne yapsın, biz ne yapalım?
* Kuşkusuz uygar ölçülerde kentli yaşam tarzı vazgeçilmez koşul.
* Demokrasi, hoşgörü ve çağdaş yaşam salt turizm için değil dünya insanı olmak için de şart.
* Bu boşluk döneminde dünyadaki değişim doğru değerlendirilmeli. Her ölçekteki işletmenin kendi ürünlerini doğrudan alıcıya sunabileceği online satışlar desteklenmeli.
* Yerel yönetimler de devreye girmeli. Hizmet kalitesinin standartlarının belirlenmesi ve denetimi, ayıplı mal ve hizmet sunumunun engellenmesi, yerel markalaşma şart. Antalya, Dalaman, Milas-Bodrum Havalanlarından, Türkiye pazarını oluşturan ülkelere 365 gün tarifeli seferler düzenlenmesini özendirmek gerekiyor..
Türkiye doğal güzellikleri yanında, tarihsel ve arkeolojik değerleri açısından da eşsiz bir ülke. Bu üstünlükten yararlanılmasının ilk koşulu güvenlik..
* “Ne yapalım bizde sezon sadece 3 ay” cümlesi biter mi?
Bence bitti. O kadar bile yok bu yıl.
- Bu yazı, röportaj 28 Haziran 2016 tarihinde Nilay Örnek’in Sözcü / Şık’taki köşesinde yayımlanmıştır.