Troya bir attan fazlasıdır!

ALAN SEÇ OKU, İlginç bilgi, Kitap, Sanat, Şehir, Seyahat, Türkiye halleri


2018 Türkiye’de Troya Yılı ilan edildi. Fazıl Say, 9 Ağustos’ta ilk dinletisi olacak bir beste yaptı, Gelecek Turizmde ile Kültür Rotası çıkarıldı, arkeoköy yapıldı, Troya Müzesi açılıyor ve daha pek çok çalışma var… Ama onlardan önce herkesin okumasını tavsiye edeceğim bir kitaptan ve yazarıyla çıkılan bir minik antik kent yolculuğundan bahsedelim:

Prof. Dr. Rüstem Aslan ile ‘Troya/Yeni Başlayanlar İçin’…

Herkesin kendi tarihinden bir parça bulduğu görkemli bir kent Troya.
5 bin yıl önce de önemliymiş; bugün de öyle…
Doğu’yla Batı’nın, Ege’yle Karadeniz’in kesiştiği noktada, Çanakkale Boğazı’nın girişinde.
Kıtalararası ticaretin en önemli merkezlerinden olan ‘testere dişi’ duvarları, güzel yolları ve doğasıyla etkili olan bu kent, nice deprem, yangın ve daha sonra da savaş geçirmiş.
Homeros’un destansı sözlerle anlattığı savaş ve kahramanlık öyküleri ise bu kentin her daim ilgi odağı olmasını sağlamış.

FAZIL SAY’IN MERAKLA BEKLENEN TROYA BESTESİ

Mitoloji ile tarihin, bilim ile edebiyatın buluştuğu Troya, daha pek çok kavramın da buluşma noktası…
Ve bu yıl, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20’nci yılı vesilesiyle 2018 ‘Troya Yılı’ ilan edildi.
Bu vesileyle pek çok güzel şey olacak, bir silkinme, bir yenilenme de sağlanacak.
9 Ağustos’ta Fazıl Say’ın Troya için yazdığı beste ortaya çıkacak.

‘OKUMALISINIZ’ DİYECEĞİM KİTAP

İşte bu noktada tüm merak edenler, Türkiye, Çanakkale, tarih, arkeoloji ve mitoloji meraklıları için bu yılın önemli bir kitap var: ‘Troya/Yeni Başlayanlar İçin’
Doğan Kitap’tan çıkardığı bu adlı kitabı vesilesiyle, Troya arkeolojisinin dünyadaki en yetkin isimlerinden biri olan, bölgedeki kazıların başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ile bir araya geldik.
Troya’yı birlikte gezdik.

KİTAP HAP GİBİ

Önce kitaptan bahsedeyim; çok iyi.
Akademik bir dille değil herkesin ilgi duyabileceği, anlayabileceği, bırakmadan takip edeceği heyecan ve bilgiyle dolu bir kitap yazmış Prof. Dr. Aslan.
180 sayfa şıp diye bitiyor; sonuçta kentin mitolojik hikâyesinden Homeros’a, Hisarlık’ın Troya’ya dönüşmesinden Schliemann kazılarına ve tabii ki eserlerin kaçırılmasına, 10 katmanlı kentten günümüzdeki duruma her şey hakkında akılda kalıcı bilgiler ediniyorsunuz.

Kurban alanından bir görüntü

TROYA’NIN YANINDA BİR ARKEOKÖY

Tanışınca Aslan’ın asıl amacının bilgiyle barıştırmak olduğu görülüyor zaten.
Opet, Troya’nın bitişiğindeki Tevfikiye Köyü’nü bir ‘arkeoköy’e dönüştürüyormuş mesela…
İçinde tarihi kahramanların canlandırılacağı, yeme içme hallerinin gösterileceği köyün içinde yaşayan, bizlerin de görebileceği yerler…
Rüstem Bey, Troya’nın, bu köyün ve ağustosun sonlarına doğru açılması planlanan yeni müzenin çok şeyi değiştireceği görüşünde…
Şöyle bir örnek veriyor…
Köyden kadınlarla çalışıyormuş; 70 yaşındaki Ayşe Teyze’ye “En son ne zaman geldin antik kente?” diyormuş, yanıt “Hiç gelmedim ki”…
Rüstem Hoca bilgisi, sempatisi ve emeğiyle bunu değiştirmeye çalışıyor.
Yani Troya’nın tanıtımı, bilinmesi, önemi önce çevresindekiler, onun dibinde yaşayanlar tarafından bilinmeli değil mi?

Müzenin yoldan çekilmiş kötü bir fotoğrafı. Ben çektim, ne yazık ki…

TROYA MÜZESİ DE AÇILIYOR

Rüstem Aslan ile birlikte henüz açılmamış müzeyi de gezdik.
Bir mimari proje yarışmasının sonucunda yapılan yapının iç düzenlemesi son hızla sürüyor.
İçi dışarıdan tahmin edilemeyecek kadar aydınlık, üstte de terası var.
Çanakkale Müzesi’ndeki ve Troya ile ilgili diğer müzelerdeki tüm eserler burada toplanacakmış.
Tabii şimdi en büyük istek, dünyanın çeşitli yerlerine (44 ayrı koleksiyon sanırım) dağılmış Troya hazinelerinin geri dönmesi.
Arkeoköy ve müzenin yanı sıra, Antik Kent’in içinde de bir takım değişiklikler oluyor; panolar değişiyor, yürüme alanları daha güzel bir rutinde ve engellilere de uygun şekilde yapılıyor.

İKİ KİTAP DAHA GELİYOR

Konuşurken anlattı Rüstem Bey; kitap, iki yeni eserle tamamlanacakmış; biri Troya’nın bu şöhretinin belki de nedeni olan, hep çok tartışılan Heinrich Schliemann hakkında, diğeri de sonraki gelişmelerle ilgili…
‘Osmanlı belgelerine göre Schliemann ve Troya’ ekim ayında bitecek gibiymiş.

‘O TİP BAĞLARIM YOK’

Bu arada biraz garip bir soru ama 29 yılını Troya kazılarında geçirmiş, ödüllü arkeoloğa sordum, “Afrodisias’ta Kenan Tevfik Erim’in mezarının olması beni etkiledi, hoş geldi. Allah gecinden versin ama; siz de mesela böyle bir şey ister miydiniz?”
“Hayır” dedi Rüstem Bey, “Benim o tip bağlarım yok”, “Burada da özellikle istediğim buranın insanlarla bağ kurması, anlaşılması”.
Troya’ya yıllarını adayan, antik kent için çok önemli çalışmalar yapan Prof. Manfred Korfmann’ın (Osman Bey olarak da anılıyor) mezarına mesela Troya meşelerinin palamutlarından götürülmüş.

MEGAN FOX’U, TROYA ATININ İÇİNE GİRİP ÇEKMİŞLER…

Rüstem Bey, benim sevdiğim tip insanlardan.
Yaşla ilgili olmayabiliyor ya gençlik, ataklık, şahsına münhasır, esprili, rahat olma hali…
Kitabına da o rahatlık yansıyor; yazar, “Ben biliyorum” demekten çok bizimle Troya’yı kaynaştırmak için çalışıyor.
Bu arada basın ekibinde yanımızda çok uzun yıllardır arkadaşı olan, arkeolog-rehber ve seyahat yazarı Nükhet Everi de var; mesela ara ara ona “Ayşe Arman ile röportaj yaptım” diyor, kendince bir magazin haberi verir gibi, sonra Mega Fox’tan bahsediyor.
Yeni gelmiş, bir belgesel için, çok ilgiliymiş.
Paparazziler, Megan Fox’u görüntüleyebilmek için Troya atının içine saklanmışlar!

Çannakkale merkezdeki film atı

TROYA VE ÇANAKKALE’NİN İLK ŞEHİTLERİ

Troya hakkında söylenecek şey çok.
Tarih öncesi döneme ait ilk tabaka kazısı olması nedeniyle arkeoloji bilimi açısından da önemli.
Schliemann’ın ilk dönemleri hariç, kullanılan teknoloji ile arkeolojinin bilimle birleştiği nokta olarak da kıymetli.
Bu arada Rüstem Hoca konuşurken öğrendim ki, Troya’nın ilk şehidiyle, Çanakkale Savaşı’nın ilk şehidi neredeyse aynı yerde düşmüş!

TROYA KÜLTÜR ROTASI DA HAYATA GEÇTİ

Başta da yazdım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çanakkale Valiliği ve Çanakkale’deki STK’ların girişimi ve önerisiyle Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20’nci yılı olması nedeniyle 2018’i ‘Troya Yılı’ ilan etti.
Bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla yürütülen ‘Gelecek Turizmde’ kapsamında da Ezine ve Ayvacık ilçelerine bağlı köylerde yürüyüş ve bisiklet yolları düzenleniyor; ‘Troya Kültür Rotası’ projesi hayata geçiriliyor.
(Ben de gidip rotadan yürüyeceğim.)
Kısacası bu yıl Troya’nın adını daha çok duyacağız.
Umarım dünya da daha çok duyacak, umarım dünyanın dört bir yanındaki Troya eserleri ait oldukları bu topraklara dönecek.

TROYA ATINI KİM, NE ZAMAN YAPTI? HİKAYESİ NE?

Bu arada başlıkta ‘Troya bir attan fazladır’ dedim;
Çanakkale meydanındaki at, Hollywood filminin kente hediyesi.
Ama asıl eski at, Antik Kentte.
70’lerde mimar Kadir İzzet Senemoğlu’nun çizimini yaptığı, marangoz Ahmet Karadeniz’in de uygulamasını yaptığı atın hikâyesini öğrenmek istiyorsanız güzel bir kaynak buldum.

Ana görsel: Ceren Akardaş

25 Temmuz 2018, Troya