Azıcık da olsa bir gencin hayatına dokunmak! Paha biçilemez…

Türkiye halleri

Esra Şahin, çalışma alanını tıptan gastronomiye kaydırmış bir kadın, kızıyla çok ilgili bir anne. Üniversiteye hazırlık döneminde yaşadıkları kafa karışıklığında, “Nasıl Olunur?” bölümlerinden birinin (Meriç Eryürek ile Bilgisayar Oyunları dünyasını konuştuğumuz bölüm) derman olma hikâyesini anlattı; e ben de biraz sevindim… Güzel hikâye, okursanız…

Sesli kitap uygulaması Storytel ile birlikte yaptığımız “Nasıl Olunur?” adlı ‘podcast’lerle ilgili hep “16 yaşında, ne yapacağını bilmeyen gence de iyi gelebilir, bizim gibi belli yaşında mesleksiz kalmış insanlara da ufuk açabilir…” diyorum. 

Bugüne kadar podcast’ler ile ilgili pek çok güzel mesaj aldım ama Antalya’da karşılaştığımız Esra Şahin ve kızıyla ilgili olanı özellikle paylaşmak istiyorum. Belki diğer bölümler, ya da özellikle ‘o bölüm’ başkalarına da ilham olur… Esra Hanım bana bunu Antalya’da meze festivalinde anlatmıştı, sağolsun yazmış da… Paylaşayım:

“Bazen çok büyük umut ve motivasyonla bazı işler yapar, çok çabalar, çok sever, çok uğraşır, didiniriz. Yeterince takdir edilmediğimizde ya da takdirler bize yeterince ulaşmadığında içten içe heyecanımız azalır, motivasyonumuz düşer, belki biraz da gizliden inciniriz. Bu yazıyı da eğer öyle anlanırız olursa yeniden toparlanmanız, ne kadar doğru bir yolda olduğunuzu hatırlamanız için yazıyorum haddim olmayarak:)

Sizi ilk Şehirli Sofralar’da içtenliğiniz ve hoşluğunuzla tanıdım. Doğal ve samimi oluşunuzla aileden biri gibi hissettim sizi. Sonra Instagram’dan takip etmeye başladım. Sonra da podcastler geldi. İyi ki geldi. Şimdi size, siz farkında bile olmadan birilerinin hayatına nasıl dokunduğunuzu anlatıcam.

Lise 3. sınıfa giden bir kızım var. Seneye üniversite sınavına girecek kısmetse. Liseye başladığından itibaren kendine bir hedef belirlemesini, böylece daha planlı çalışabileceğini söylüyoruz. Ama çoğu zamane genci gibi benim kızım da ne istediğini bilmez bir halde gönül gezdiriyor; onu mu yapsam, bunu mu seçsem şeklinde. Kendini tanırsa bu seçimin da kolay olacağını söyledik hep. Nelerden hoşlanırsın, nasıl birisin, neleri yapmaktan keyif alırsın gibi. Derin araştırmaları sonucu bulduğu cevaplar oyun karakteri tasarlamak ve Kore’de çalışmak ve yaşamak oldu. Yaklaşık 4 yıldır önce kendi çabasıyla şimdilerde de kurs desteğiyle Korece öğreniyor zaten. Gayet de başarılı. 

Bizse bu ikisini birleştirip ne yapılır noktasında son derece cahil olduğumuz için pek fikir yürütemedik açıkçası. Babası o zaman mühendislik oku, Kore’ye git diyordu. Ben de ya iyi bir bölüm seç Kore’de oku, ya da herhangi bir şey oku, Erasmus’la Kore’ye gidersin dedik hep. Neden? Çünkü bizim de vizyonumuz ve bilgimiz çok sınırlıymış sayenizde öğrendik. Ona yardımımız ve yol göstericiliğimiz ancak bu kadardı. Taa ki bir yolculukta sizin Sn. Meriç Eryürek’le sohbetinizi dinleyene kadar. Yol boyu “Aaaaaa, Aa, inanılmaaaaz” nidaları ile podcast’i dinlerken bize bambaşka, hakkında hiç bir fikrimizin olmadığı bir dünyanın kapılarını açtınız. Hiç bilmediğimiz bir meslek olduğunu, dünyada neler olduğunu o podcast’le öğrendik. ‘Bunlar da varmış’ dedik.Ve o gün kızım ve bizim için bir dönüm noktası oldu adeta. Hedef koyamadığı için çalışma motivasyonu düşük olan kızım sayenizde mesleğini hatta üniversitesini seçti. Bugün de İstanbul’daki üniversiteleri gezmeye gitmişlerdi okulca, Bahçeşehir’in önünden foto atmış bana. Seneye ne olur bilmem, kazanır mı kazanmaz mı, fikri değişir mi değişmez mi? Ama en azından bir motivasyon, başka bir bakış açısı, dünyada bunlar da oluyormuş vay beee hissi yaşadık sayenizde. Hiç bilmediğimiz bir mesleği keşfettik. Eğer gerçekleşirse yarattığı kelebek etkisinin ve bir insanın hayatını değiştirebilmenin gücünü hissedebiliyor musunuz? Bu muhteşem bir şey.

Gencecik Esra Hanım’ın boyu kadar bir kızı var. Ve Antalya Akra Barut Otel’de her sene düzenlenen Meze Festivali’nde ikinci karşılaşmamış. Bu sene beni görmeyi özellikle beklemiş, bu hikâyeyi anlatmak için. Kötü günlerimde iyi hissetmem için, harika değil mi? Ben de bana yazmasını rica ettim, sağolsun üşenmemiş. Satırına dokunmadım, ne de güzel yazmış.

Kısacası, her ne yapıyorsanız yapmaya, böyle güzel yapmaya devam edin. İnanın size geri dönüş yapamasalar da bir çok kişinin hayatına dokunuyor, mutlu ediyorsunuz. Yürekten çok çok sevgiler.

Ve tabii kocaman bir teşekkür de harika anlatımıyla, akıcı sohbetiyle bizi hem eğlendiren hem de bilgilendiren Sn. Meriç Eryürek’e.  Heyecanının devamı dileğiyle.”

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.