Lizbon’da nerelerde yenilir, içilir, gezilir? Mini Lizbon gezmesi

Şehir, Seyahat, Street Art / Sokak Sanatı

1- Instagram’da nornek hesabına gir, harita bölümünden Lizbon’dan konulan fotoğraflara bak, beğendiğine git:)
2- Tokgezenlerlizbon etiketi de mevcut, yine Instagram’da.

Yine de burada birkaç notu yazayım

3- Biz tesadüf mü bilmem Lizbon’da şunu gördük “Michelin yıldızı kafasından yorulup bizim ‘Kantin’imsi ikinci, üçüncü mekan açan şefler”
En iyi örneği Cantinho Do Avillez, çok leziz, öğlen akşam, sade, farklı, hem yerel, hem doyurucu, acayip güzel ev yemekimsi, gelenekselimsi lezzetler yedik

4- O Talho- Kiko şefin ismi, giriş modern kasap içerisi etkileyici, tadım mönüsü inanılmaz doyurucu ve o doyuruculuk ve onlarca şey tadım sonrası fiyat çok uygun. Et için süper

5- Sea Me, birkaç kere gittik; favorilerimizden… Sushiler ve her türlü kabuklu için ideal. Servis inanılmayacak kadar iyi. Barda da yemek alınabilirsiniz, müzik güzel. Ve tam yeni nesil, modern pub/bar havasında ama restoran

6- Ramiro’yu biliyorsunuzdur, biraz turistik ama iyi ve uygun fiyatlı

7- Belem turtası, mutlaka yenildi, hikayesini de biliyorsunuzdur; bilmiyorsanız da geyikleri öğrenmek güzel

8- Cervejaria da Trindade, prego’nun şahını yapıyorlar ama prego’yu bir tek girişteki barda ya da çıkışta barda yiyebiliyorsunuz. Ana salonda yok. Duvar panoları çok ilginç, masonik ve mekanın tarihi 1294’lere kadar dayanıyor. 1834’ten beri bugünkü haline yakın

9- Museu Nacional do Azulejo – muhteşem fayans müzesi

10- Ücretsiz Modern Sanat müzesi Berardo vs. çok anlatılacak var ama….

********* KUTU KUTU PENSE, aşağıda o Park’ı yazmışım bir yere onu buldum, ekledim. Orada da yemek var ve tabii içki yanı ama güzeldi*********

Lizbon seyahatimiz öncesi tesadüfen The New York Times’ın ‘36 saatte Lizbon’ videosunda gördüm. Çok güzel manzaralı bir teras bar; bakalım dedik. İsmi Park. Adını gugıllayınca ortaya ilk bir otopark çıkıyor. Çünkü mekan aslında Lizbon’un en popüler yerlerinden Bairro Alto’da bir otopark. Bar da onun tepesinde. Yoldan geçerken anlamanızın imkanı yok.

GİZLİNİN ÇEKİCİLİĞİ

Biz de otoparka girdik; ne bir tabela, ne bir işaret. İki ‘bara gidiyor kılıklı’ delikanlının peşinden kapıydı, asansördü, merdivendi çıktık. Ve harika bir Lizbon manzarası, çok iyi bir DJ, dolayısıyla güzel müzik, plak satılan bir köşe, iki ayrı bar, ağaçlar arasında gerçekmiş gibi duran geyik heykelleri, normal fiyatlar ve dünyanın dört bir yanından gelen onlarca insanla karşılaştık.

‘Girişi gizli’, ‘beklenmedik yerdeki’ eğlence mekanları her zaman caziptir, bizde de böyle şeylerin bir süre sonra suyu çıkar. Ama Türkiye’de de bazı dev manzaraların garip binaların tepesinde harcandığını düşündükçe insanın İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde bir keşfe çıkası geliyor.

ŞEHRİ VERİMLİ KULLANMAK

Ve bu bar sadece “Absürt bir yerde mekan açalım, haber de yapılır, popüler de olur, parayı da götürürüz” işi değil. Lizbon’da böyle ölü görünümlü ama ‘bitkisel hayattaki’ noktalar, kayıp duvarlar, unutulmuş teraslar için özel bir çalışma yapılıyor. Kentsel dönüşümün hası orada yapılıyor.

Anlatayım…

Biz duvarları griye boyarken…

Lizbon’da muhteşem sanat eserleri var.
Sadece apartman yüzeylerindeki yüzlerce yıllık fayansları, müze, park ya da galerilerdekileri kastetmiyorum.
Bir de ‘yan duvarlar’dakiler var. Ya da çöplerin üzerinde, unutulmuş bölgelerde… Muhteşem sokak sanatı eserleri.
Bizim asla içine cam şişe atmayı beceremediğimiz dev yuvarlak çöp kutuları var ya; Lizbon’da onların her biri resimlerle dolu.
Hatta birinden ‘minyon’ yapmışlardı, pek bir espriliydi.

‘AL SANA TUVAL’

Otobüsten gördüğümüz bir duvar resmi de öyle etkileyiciydi ki, indik ve 1 kilometre geriye yürüdük.
Yol kenarındaki işlevsiz bir binanın 3 tarafı sanatla çevrilmiş.
Ve bir tabela gördüm. ‘Açıkhava sanat projesi duvarı 7’.
Oradaki minik barkodu okutup okuyunca öğreniyorsunuz ki, ‘Under Dogs’ adlı bir galeri acayip bir iş üstlenmiş Lizbon’da.
Dünyaca ünlü sanatçıları, ağırlıkla dev duvar resimleri yapanları ülkeye davet ediyorlar. Ve “Dev bir duvarı gösterip işte sana tuval” diyorlar.
Bazı resimler de birkaç kişiyle ortak çalışma.

SOKAK RESİMLERİNE TUR

Sitelerine baktım, şehrin dört bir yanındaki duvar resimlerine tur da düzenleniyor ve onlara katılıp hem şehri geziyor, hem de onları görebiliyorsunuz.
Bu arada kendiniz gezmek isterseniz de, galerinin sitesinde sanatçılarla eserleri haritalarla bir arada konulmuş.
Böyle şeyler dünyada da yapılıyor.
Ama Under Dogs’un projesi bununla da bitmiyor; onlar ve ortak kafada olanlar şehrin kör noktalarını değerlendirmek adına başka projeler de yapıyor.
Park yani otopark üzeri bar da onların projesiyle paralel.
Şehrin ‘otoparkla harcanan’ bir noktasını hayata, yaşayanlara döndürüyorlar.
Bizim gibi tüm güzellikleri griye boyayanlar için biraz hayal gibi değil mi?
İstanbul’u değil değerlendirmek ya da tam performansıyla yaşamak, nasıl öldüreceğimizi şaşırdık.