Kentsel dönüştürebildiklerimizden misiniz?

Şehir, Sosyal psikoloji, Sosyoloji, Türkiye halleri

Bağcılar’daki tecavüz ile Bağdat Caddesi’ndeki tecavüze tepkimiz bir olur mu; maalesef olmuyor! Çünkü başka tür bir kentsel dönüşümün dibine vuruluyor…

Belki ben sizin oraları bilemem ama, biz Türkiye’nin büyükşehirlerinde yaşayanlar bir garipleştik. Kentsel dönüşüm dedikleri bu mu acaba?Arkadaşlarım, çocukları sütten kesilir kesilmez okul bakmaya başlıyor. İlk zamanlar “Ya deli misiniz; daha anaokulundan o kadar para harcanır mı? Biz devlet okullarında okuduk da fena mı oldu?” diyordum. Artık demiyorum.

Eski öğretmenler yokmuş, en iyiler özeldeymiş artık, bu devirde kimin eğitim vereceği çok daha hassas mevzuymuş.

KILÇIKSIZ 54 BİN TL

Ben bilmem. Kitabını, giysisini geçtim; bir arkadaşım oğlu için okula kemiksiz yılda 54 bin TL veriyor. Ve daha bu çocuğun okul hayatında yıllar var! Bir de arkadaşıma okuldan “Bu çocuğa dışardan destek de alın” dendiğinde, o anne sarı eşofmanını giymiş, Hattori Hanzo kılıcını kuşanıyordu! Haksız mı?

ARTIK AYRIŞIĞIZ

Ama tabii o aile o parayı sadece eğitime vermiyor. Okulun adına, WhatsApp grupları açıp beyin ütüleyen annelerin modeline, arkadaşların ailelerinin ‘kendininkiyle eşit ya da üzerindeki’ sınıflarına…

Bizim ilkokul sınıfında milyarder çocuğu da vardı, orta halli memur çocukları da…

Bugünse çok daha ‘ayrışığız’.

SEMTE GÖRE BEDEL

Semtler seçiyoruz kendimize…

Kimi daha güvenli, kimi daha ‘havalı’ diye…

Ekstra bedeller ödüyoruz ‘kendimize kültürel olarak benzeyen’ insanlarla komşuluk yapabilmek için.

Sınıf atlamak ya da atlamış hissetmek için.

İlk bulduğumuz toplu parayla da arabalanıyoruz…

Sonra ‘şehrin merkezi’, ‘şehrin tam da göbeği’, ‘İstanbul’un yeni merkezi’ gibi gibi sıfat saçmalıklarıyla ta ötelere taşınıyoruz bir kısmımız.

‘AÇIK BÜFE’ SİTELER

İşten çıkılıp bir girilince, ertesi günkü işe kadar çıkılmak istenmeyen, sosyalleşmeye uzak evlere… Bol güvenlikli, spor salonlu, otoparklı, yüklü aidatlı, kimi zaman havuzlu, kimi zaman tenisli, bakkallı değil AVM’li-marketli sitelere…

E artık hikâyesine, özelliğine göre değil, hükümete göre isim değiştiren sokak isimleri zamanı. Tutunmuyoruz eski tip mahallelerimize, semtlerimize…

Sonra da “Bağdat Caddesi gibi bir yerde bile tecavüz” diyoruz!

Yukai Du

NERESİ GÜVENLİ Kİ?

Artık neresi güvenli ki? Kentsel dönüşüm ayağına bırakmadı mı ‘Cadde’de de pek çok kişi evini? Yüksek kiralar müteahhitlerce ödeniyor, evler bölünerek çoğalıyor. Bu arada inşaatlarda, metruk yapılarda ya da yenilenen binalarda bilmediğimiz yüzler… 

Zaten doğru soruları sorma konusunda da iyi değiliz… “Bol sabıkalı servis şöförü 33 yaşında gecenin 3’ünde elinde bıçakla ne yapıyor?” sorusu yerine mağduru, 19 yaşındaki bir genç kızı suçlamayı, onu afişe etmeyi, üç isimli başharflerini dizmeyi iyi biliriz. 

Bu haşin hayatta kendimize konfor alanları yaratmak, kendimizi sıyırmak, kendi kafamızda olanlarla takılmak hakkımız.

Ama biçimsel benzerliklerle ayrışan semtlere dağılmışız; tecavüze bile semtine göre farklı tepki veriyoruz. Çünkü büyük bedeller ödüyoruz.

Geldiğimiz noktada şehirde iki üç mahalle gibi mahalle kalmış, onlara da artık tur düzenleyip “Aaa ne tatlı manav” diye fotoğrafını çekiyoruz (çok like alıyor!). (İlgili bir yazı, sergi için http://wp.me/p79ANb-fK )

super baba
İkinci Bahar, Süper Baba ya da Bizimkiler bir şekilde ‘bizim gibi’, bizim sokak, apartman ya da mahalleden oldukları için bize yakın, bizden ve samimilerdi. Şimdi o mahaleler de kalmadı, o diziler de…


ikincibahar4 bizimkiler3 Bu yazı Şubat 2016 günü Nilay Örnek’in Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde yayımlanmıştır.