İstanbul Havalimanı, yani yeni havalimanı ne kadar güvenli?
İstanbul Havalimanı’yla ilgili daha açılmadan yaşadığımız endişeler, İstanbul-Antalya seferini yapan bir uçağın ‘kuş sürüsüne çarpması nedeniyle’ seferi yarıda kesip inmesiyle ‘yeniden canlandı’.
Pilot kabininin camı çatlamıştı. Havalimanı açılmadan önce bilim insanlarının yaptığı “Kuşların göç rotasına havaalanı yapılmamalı” uyarıları aklımıza geldi. Açıkçası ben korktum. Oradan uçağa binenlere ‘salak’ diyeninden, “Atatürk Havalimanı’na geri dönelim”, “Bu havalimanını protesto edelim”e kadar onlarca görüş ortaya atıldı.
Ve sonuçta, biz vatandaşlar yine o soruyla kaldık: Yeni havalimanı ne kadar güvenli? 11 yıl Atatürk Havalimanı’nda çalıştıktan sonra, açılışından beri yeni havalimanında trafik kontrolörlüğü yapan bir beyfendi yazdı, ben de aktarmak istedim… Umarım haklıdır…
‘Eylemler toplumu’ olduk; satın almadığımız ürünler, kullanmadığımız araçlar, gitmediğimiz mekânlar var. Yeni kimimizin… Ya koca bir şehrin iki havalimanından biriyse konu? Kullanmamak, protesto etmek, “Haydi otobüsle gidelim, hepimiz Sabiha Gökçen Havalimanı’nı kullanalım” demek mümkün mü? Ayda, yılda bir uçanlar için elbette mümkün olabilir… Ama Avrupa yakasında yakında otururken, sık sık da uçarken, iş için birileriyle birlikte uçağa binmek zorunda olan birinin “Ben ancak Sabiha Gökçen’den uçarım” demesi ne kadar sürdürülebilir?
ÖNCE: İSMAİL KÜÇÜKKAYA VE YEKTA KOPAN’DAN KAZAYI DUYDUK
Başta bu sorulara yol açan gelişmeden bahsedelim.
Geçtiğimiz cuma günü (30 Haziran 2019) İsmail Küçükkaya ile Yekta Kopan, birer Twitter iletisiyle uçaklarının kuşa çarpması nedeniyle indirildiğini duyurdu.
Küçükkaya, şu mesajı paylaştı:
“Sn dk/ THY’nin İstanbul Yeni Havalimanı’ndan kalkan 2430 sefer sayılı Antalya uçağı, havada uçağa kuş sürüsü çarpması nedeniyle geri döndü. Uçak, seferini yarıda kesip, İstanbul havalimanına iniş yaptı. Uçağın kokpit camında çatlama meydana geldi.”
Ardından yine Küçükkaya, havalimanından paylaştığı görüntülerde yolcuların bilgi verilmeden bekletildiğini paylaşıyordu.
Aynı hafta içinde dört kere uçmuş, aynı gün de iş için Ankara’ya gidip gelmiş biri olarak çok korktum. Kuş seven biri olarak da “Söylenenler doğru kuşlar ölmeye başladı” diye düşünerek endişelendim açıkçası. Ertesi sabah da bir arkadaşım Facebook’ta bu haberi bir fotoğrafla paylaşıyordu ki, fena idi, uçak motorunda yüzlerce kuş. Bu, o kazanın fotoğrafı değilmiş. Çok kötü bulduğum için paylaşmamıştım. Sonra bana Sabiha Gökçen Havaalanı’nda çalışan birkaç kişiden fotoğraflar geldi, onlarda da motor fotoğrafı yok. Cam kanlar içinde ve baya çoklu kırıklarla parça parça olmuş…
KORKMAKTA HAKSIZ MIYIZ?
İnsanlar için, kuşlar için çok korktum açıkçası. Ülkenin kazalardan ders almama geleneğine de vurguyla şunu yazdım, Instagram’a:
“Bilim adamları, çevre örgütleri uyardı. Sorun raporlarla ortaya konuldu; umursanmadı. Yeni yapılan İstanbul Havalimanı kuşların göç yolunda… Bu ne demek hem kuşlar, hem insanlar, hem dünya için ölüm demek! Ve dün duyduğumuz, uçak indiren ilk kaza oldu. Uçakta şöhretli insanlar olmasa duymayacaktık belki de. Kokpit camı çatladı, uçak acil iniş yaptı. .
.
“İstanbul-Antalya uçağı, kuş sürüsü nedeniyle seferini yapamadı” haberini okumak var, bir de fotoğrafı görmek! Göç yollarında binlerce kuşa, yüzlerce insana ölüm riski. Deliriyorum. Çözüm ne? Soru önergesi reddederek cinayet örtbası mı? Korkunç ya! Ve bir açıklama yok.
.
Havalanını açılmadan bir grup gazeteciye gösteren yetkili, “kuş geçiş güzergahına havaalanı yapıldı” eleştirilerinin yanlış olduğunu, eskiden bölge çöplük olduğu için martıların tünediğini söylüyordu. Alay eder gibi… Gazeteci de bu kadar çevreyle uğraşan bilim insanından görüş almadan, not etmeden bunu yazdı:( Ben bunu unutamıyorum. Bu kibir, bu cehalet, bu bilim tanımazlık bizi öldürüyor.”
Yani daha önce ‘yetkililer tarafından yapılmış’ ve hiç de makul gelmeyen açıklamalara da alışığız.
BİR GÖREVLİDEN YANIT GELDİ: GÜVENLİ
Sonra gördüm ki, bu yorumuma Instagram’da, bir hava çalışanından “Uzmanlığınız olmayan bir alanda ahkam kesmeyin, gaza getirmeyin” türünde bir mesaj gelmiş ki, ona da Selin Hanım şu cevabı vermiş:
“Siz uzmansanız buyrun ahkam kesin, aydınlanalım… Gerçekleri bilelim, gaz maz olmasın, şu durum çok saçma evet… Uzman pilotların iniş yapmakta zorlandığı, pist zeminlerinin çöktüğü gibi duyumlarla yaşayıp hiçbir şey yokmuş gibi devam etmeye çalışmamızın çok saçma olduğu doğru.”
Selin Hanım haksız mı?
Neyse ki beyfendi çok düzgün biri çıktı, bizlere açıkladı, anlattı. Anlattıklarını sizlerle de paylaşmak isterim. Çünkü endişeleniyorsak, gelecek bilgilere de ihtiyacımız var…
YENİ HAVALİMANIYLA İLGİLİ KONU KONU AÇIKLAMALAR
İşte 11 yıl Atatürk Havalimanı’nda çalıştıktan sonra, açılışından beri yeni havalimanında trafik kontrolörlüğü yapan beyfendinin bizlere yazdıkları:
- “1. Konu: İstanbul Havalimanı’nda hava trafik kontrolörüyüm, ayrıca hava trafik bölümünün güvenlik ekibindeyim, her ay bahsi geçen haberdeki istatistiklerin raporlarını çıkarıp sunuyorum. Atatürk Havalimanı’nda iniş ve kalkışlar ayrı pistlere yapılmasına rağmen günde ortalama 3-4 uçak pas geçerdi. İstanbul havalimanında mix mode operasyona rağmen yani aynı pistlere hem iniş hem kalkış yapılmasına rağmen pas geçme ortalaması günlük ikinin altında.
- 2. Konu; İstanbul Havalimanı’nda şu an için kuş problemi yoktur, bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Atatürk Havalimanı’nda günde 4-5 kuş çarpması yaşanırken İstanbul Havalimanı’nda açıldığından beri 2 vaka yaşandı.
- 3. Konu; İstanbul Havalimanı’nda rüzgar Atatürk Havalimanı’na oranla ortalama 10 knot daha hızlı esiyor evet, bunun uçuşlara etkisi; Haziran ayında rüzgârdan pas geçen uçak sayısı 0, çünkü uçaklar rüzgâr içine iniş kalkış yaparlar, rüzgardan etkilenmeleri için yan rüzgâr esmesi gerekir, İstanbul Havalimanı’nda hakim rüzgâr kuzeyden eser, Atatürk Havalimanı’nda iniş pistimiz 2500 metre iken İstanbul Havalimanı’nda 4100 ve 3750 metredir.
- 4. Konu; İstanbul Havalimanı’nda bugüne kadar pistlerde herhangi bir çökme vs olmamıştır.
Bu ilk mesajın sonunda “Aydınlanmak istediğiniz başka bir konu varsa çekinmeden sorabilirsiniz. Not; yandaş değilim, körü körüne savunmak için değil gerçekleri bilmeniz için yazdım” yazıyordu…
Ben “Kimse niye açıklama yapmıyor? Bizler nereden bilgi alabiliriz?” gibi sorular sorunca, şöyle devam etti adını açıklamadığımız yetkili:
“Daha 3 aylık bir havalimanı. Bu kaygıları giderecek henüz yayınlanmış bir analizi raporu vs yok bildiğim kadarıyla. Olağanüstü bir durum yokken yetkililerin açıklama yapması daha fazla kaygı oluşturabilir belki de. Şu kadarını söyleyebilirim; bir uçağa kuş çapması havacılık sektöründe çalışan her kesimin aşina olduğu normal bir olaydır. Sabiha Gökçen’de de, Atatürk’te de, Trabzon’da da, New York’ta da, Frankfurt’ta da uçaklara kuş çarpıyor. Ayrıca uçaklar havada tur atabilir, inişte pas geçebilir, kalkıştan sonra geri dönebilirler bunların hepsi emniyeti arttırmak için belirlenmiş dünyanın her yerinde uygulanan prosedürlerdir. Havayolu şirketlerimiz son teknoloji uçaklarla uçmaktadır, İstanbul havalimanı uçakları sıfır görüşte bile indirebilecek sistemlerle donatılmıştır, pistleri geniş, uzun ve kaymak gibidir:) Ha ulaşımı sıkıntılıdır , metro yoktur bunlara bir şey diyemem ama güvenlik sorunu yoktur. %100 güvendesiniz daha ne diyebilirim…
Gelin kaç ağaç kesilmiş, kaç göl kurutulmuş, kaç tilkiye araba çarpmış havalimanı yolunda, hangi kuşların göç yolu etkilenmiş eleştirelim tartışalım ama doğru olmayan bilgilerle güvenlik kaygısı yaratmayalım. Günde 1300 uçuş hareketi olan bir meydanda bu tarz olaylar olabilir, olacaktır da. Ancak hava yolu hala en güvenli ulaşım aracıdır.
Ben teşekkür ederim, iyi uçuşlar…”
PEKİ YA KUŞLAR GÖÇ EDERKEN?
Sonrasında beyfendiyle yazıştık.
Devlet memurluğundan dolayı ismini yayımlamamamı rica etti. Ancak her türlü sorumu da email ile yanıtlayabileceğini söyledi.
Kış şartlarının bu havaalanında daha zorlu olacağını belitti. Anladığı bu bir konu!
Ona özellikle kuş göçlerini sordum, şu yanıtı aldım:
“Leylekler çok büyük sürüler halinde uçarlar, meydan üzerine geldiklerinde trafiği durdururuz, özellikle kalkışlarda sürüleri görmemek zaten mümkün değildir. İniş hattında da pilotlara bilgi veririz, duruma göre ya inişe devam eder, ya da yükselerek pas geçerler. Yeni havalimanının dezavantajı kışı daha sert geçirecek olması ki bunun önlemleri de alınıyor.”
Tabii süreci göreceğiz. Bilim insanlarının kuş göçü konusunda bu bilgiler olmadan konuştuğunu da sanmıyorum. Raporlarla karşı çıktılar.
Bizlere resmi açıklamalar yapılmadığı, ülkenin kazalar ve kazalardan sorumlu olması gereken merciilerin kazalara verdikleri kötü tepkiler’ konusundaki tecrübeleri böyleyken endişelerimiz de ‘boş değil’ diye düşünüyorum. Daha önce bizleri çevre ile ilgili uyaranların ve havalimanı yetkililerinin bizleri yeni ve doğru bilgilerle donatmasını diliyorum.
30 Haziran 2019, pazar