İşe Yarar Bir Şey

ALAN SEÇ OKU, Hayata Dair, Sanat, SİNEMA / TV

“yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var”


Şiir gibi bir filmden, bir dörtlük… “İşe Yarar Bir Şey”i okur gibi izleyin, izler gibi okuyun…

“İşe Yarar Bir Şey” o kadar güzel bir film ki.
İzleyip bitirdiğim an yeniden izlemek istedim. Evde seyretmenin iyi tarafları da var, içindeki bir şiiri film bitince tekrar tekrar, geri aldım aldım dinledim.

Şiir gibi bir film… “Okumalık”. Okur gibi izlemek. Sıcak görüntüler, tanışıklıklar, yabancı olmayan meraklar, yerinde sessizlikler, meraklar, benzerini görünce baş gösteren duygular… 

Son dönemde izlediğim en iyi Türk filmlerinden, belki de en iyisi.

Yönetmen Pelin Esmer, aynı zamanda senaryoya da dahil; senaryoya çok sevdiğim yazar Barış Bıçakçı’nın elinin değmesi ne iyi olmuş. Nasıl güzel olmuş. Şiir etkisi -son kitabına bakarak söylüyorum- belki de ondan.

Başak Köklükaya nasıl iyi bir oyuncu bunu gösteriyor film. Öykü Karayel, Yiğit Özşener de çok iyi. Film bitince görüntü yönetmeni kim diye özellikle baktım, Gökhan Tiryaki.

Öykü Karayel (Canan) ile Başak Köklükaya (Leyla)


İstanbul Film Festivali, Mubi Türkiye için özel bir seçki yapmıştı. Bu seçki Corona’nın getirdiği karantina ortamında ücretsiz izlenebiliyor. İyi ki! Nasıl kaçırmışım “İşe Yarar Bir Şey”i, bayıldım.
Filme dair söylenecek çok şey var, ama içindeki âşık olduğum şiir film hakkında çok şey söylüyor. Onunla bitireyim…

“Baktım rüzgârsın sen
baktım çamaşır ipini zorluyorsun
hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim
baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun
ayağına terlik giy
bildiğimiz şeylerin taşında yalınayak geziyorsun

biz satranç oyuncusuyuz sevgilim
üzerimizde kara bir leke biz satranç oyuncusuyuz
inanıyoruz ceketlere düğmelere
inanmıyoruz takvimleri savurarak gelen geleceğe
işte yitirdik bütün taşlarımızı darmadağınık oyun tahtası
bir tek şahımız duruyor sevgilim, o da evli, iki çocuk babası

kelimeler önümüze çıkıyor sevgilim
uykumuzu bölüyor buradan çocukluğumuza kadar
buradan çocukluğumuza kadar bir telaş
içi boş kuşları kovalıyoruz ve bir sebep arıyoruz
herkese küsmek için
hemen o cumartesi buluyoruz, hemen o pazar

yaşamak çukur yerlere doluyor diyorlar
bu yüzden yıkıntıya dönüşse de yaşıyormuş insan
ama hep yıkıldığımız yeter sevgilim, biraz da kekik toplayalım
kıymetini bilmediğimiz şeyler var

yaşamak bir at gibi huysuzlanıyor kapımızda sevgilim
geçen günlere üzüldük tamam yola düşelim
düşünelim: başka günlerin duvarı daha sağlam
düşünelim: başka günlerin sokağı daha neşeli
başka evlerin kadınları erkekleri tam bir kahraman
tül perdeler uçuşurken başka evlerin pencerelerinde
bizi bir kitabın sayfaları arasında kurutuyor zaman

ama baktım sen rüzgârsın sevgilim
kitapları bir başından bir sonundan okuyorsun
başucunda bir bardak su
beni başucumda bir bardak su gibi avutuyorsun.”

20 Nisan 2020

2 comments

Bir cevap yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.