“Ebabil bir kuştur”dan daha fazla bilgiye ihtiyacım varmış

ALAN SEÇ OKU, Doğa / Çevre, İlginç bilgi, Zamansız yazılar

Kuş gözlemcisi olmaya karar verdim, ufaktan ufaktan. Ve ilk gözlemlediğim kuş, iyi ki: Ebabil

Yasemin kokusuyla aynı dönemde geliyorlar; baharda, mayısta mesela, bıcır bıcır.
Bir çatı saçağına ya da bir duvar oyuğuna tünemiş görüyorum onları.
Ötüyorlar da ötüyorlar, ne diyorlar?
Sonra bir kaçı birden, kavisli ve dikkat çekici kanatlarıyla havalanıyor, gökyüzüne ‘dalıp’ gösterişle, yine dünyanın en güzel çığlığıyla ilerliyorlar…
Önceleri kırlangıç sanırdım onları.
Mardin’de çoklar ve bir şekil sanki daha yakınlar. Belki de Mardin’de bizler çatılarda, çatılar daha alçak mesafede olduğu için bilmiyorum, daha yakınlar… Orada bir kuş gözlemcisinin beni uyarmasıyla, tanıdım ve baktım onlara.
Baktım; yakından, ilgili…
Onlara dağ kırlangıcı da deniliyor. Kanatları kırlangıçtan daha uzun, daha büyük, kuvvetli ve kavisli, sesleri daha baskın.
Onların adı ‘Ebabil’.
Daha önce sadece kuş olduklarını ve sözünden dönen insanların puşt olduklarını biliyordum.
Bilgim bir rap şarkısından yani!
Şimdi ise onlara Latince Apus Apus dendiğini biliyorum.
A-pedes (poda), “ayaksızlar” anlamına geliyor.
Yeri de bu değim.
Evrim işte, bir yerden kuvvetlendirirken diğer yerden çalabiliyor.
Yerde yürümelerine bile imkân vermeyecek kadar küçük, minicik ayakları var ebabillerin.
Üstüne üstlük o kanatlar, o hızları, onları 10 ay kadar uzun bir süre yere inmeden uçurabilirken, yere indiler mi kaldıramıyor.
O kuş, o kanatlarla yerden kalkamıyor.
Bu halde çekilmiş fotoğrafları ve koca gözleriyle bana, “Ben bir uçayım ne yapacağımı görürsünüz” diyormuş gibi geliyor.

Yerde onları bulan, hasta sakat sanabiliyor ancak ebabilin sadece alınıp yüksek bir yerden bırakılması gerekiyor.
O, uçarken yolundaki böcekten, sinekten besleniyor; hızını hiç kesmiyor.
Uçarken uyuyor (!), oyun oynuyor… Ayrıca eşini havada seçip, orada kur yapıyor.
Uçarken ağızlarıyla su fışkırtıp serinledikleri de görülmüş.
Onlar havada en uzun kalan ve en hızlı uçan kuşlardan. ‘ekipleriyle birlikte’ saatte 240 kilometre…
Sadece üreme döneminde yuvaya giriyorlar. Yuvaları da yerden en az 4.5 metre yüksekte oluyor.
Boyun ve göğüs bölgelerinde beyaz tüyler olan bu canlılar beni büyülüyor; kendilerini izlettirip dinlettiriyorlar namussuzlar.
Bizim de kullandığımız Ebâbil kelimesi ise Arapça.
Arapça, “bölükler, sürü, sürüler” demek.
Ebâbil, Kur’ân-ı Kerim’de Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçiyor.

Kâbe’yi büyük bir orduyla yıkmaya giden Yemen valisi Ebrehe’nin ordusuna saldırıyor Ebabil kuşları:
“Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı?
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı..” (el-Fil, 1I5/1-5).
Bir rivayete göre de ebabil kuşları fil ordusu Ebrehe’ye karşı durmak için o taş parçalarını cehennemden alıyorlar ve bu yüzden ayakları yanık, yere de bu nedenle konamıyorlar.
Ne diyeyim bu ayaksız, hızlı, durmayan ve şaşırtıcı olacak kadar uzun ömürlü kuşlar, yüzlerce yıldır bizim başımızdan eksik olmuyorlar.
Ne mutlu.

* 5 Haziran 2018, ilk kuş gözlem deneyimlerim sonucu.
İlk kuşum Ebabil.

ebabil istanbul gece gumussuyu

ebabil mardin

 

Emrah Çoraman ve Alen Osançlıol’a Instagram katkıları için minnet borçluyum. 1 satır bile değerli olabiliyor.