Bir eleştirmenin eşcinsellikle sınavı

Hayata Dair, Kitap, Sosyal psikoloji, Türkiye halleri
“Hazır değilim, lütfen şimdilik sadece elimi tut. Birkaç ay sonra belki öpüşebiliriz. Kendimi hazır hissedinceye kadar…”
Pek natürel, pek samimi; değil mi?
Peki bu satırları bir kadının erkeğe değil de, bir erkeğin erkeğe söylediğini bilseniz ne düşünürsünüz? Aynı samimiyette gelmez mi size? Kınar mısınız? “Okumam” der, atar mısınız? Yoksa bir cinsin benzerine duyabileceği ancak, sizin asla bilmediğiniz aşkı anlamaya mı çalışırsınız?

BUNU DİYEN BİR ELEŞTİRMEN!

Geçtiğimiz perşembe günü, Feyza Hepçilingirler, Cumhuriyet gazetesinin kitap ekinde Ahmet Tulgar’ın ‘Birbirimize’ adlı öykü kitabını sevmediğini yazdı… ‘Sevmeme’ nedenini de şöyle açıklamıştı: Eşcinsel sevişme okumaya hazır değilim!
Bu kadar! Sadece bu kadar! Senin-benim-şuradaki simitçinin değil, bir kitap eleştirmeninin bir kitabı ‘sevmeme’ nedeni bu.   Ahmet Tulgar gibi bir entelektüelin, derin ve bilgili bir adamın, 10 numara solcunun kitabına yaklaşımımız bu mudur? Hele de kendini eleştirmen addeden birinin kalemiyle…
‘Edebiyat’ eleştirisi yapmak için biraz daha ince, duygusal, anlayışlı, farklı, objektif, ‘derin’ bir yaklaşım gerekmez mi?

Ahmet Tulgar
Ahmet Tulgar

OLABİLİR AMA..

En hasından homofobik de olabilirsiniz, bir kitabı okumak istemeyebilirsiniz de. Gerçekten birinin eşcinsel olduğunu bilmek başka olabilir, ‘ilişkinin inceliklerini okumak ise eminim farklı bir etki yaratacaktır.’ Her yiğidin harcı olmayabilir. Çok anlaşılır.
Ancak ‘eleştirmen olarak’ oturduğunuz koltukta bir kitabı ‘tü-kaka’ diye kenara atmanızın nedeni ‘sadece’ yazarın cinsel tercihi, kitabın içeriğindeki ilişki tarzı ise bu eleştirilmeli…
Aksi halde lise müfredatlarından Divan Edebiyatı’nı tamamen kaldıralım… Benim gözlerim dola dola, en derin aşkla bir erkeğe söyleyebileceğim şarkıların bir kısmını erkekler erkeklere yazmış; Hepçilingirler gibi düşünürsek hepsini yakalım!

DÜŞÜN AMA BANA BUNUNLA GELME!

Birinin bunları düşünmesi değil beni şaşırtan… Bunu, hem de Cumhuriyet gibi bir gazetenin ekinde yazabilmesi, birilerinin de bunu hiç rahatsızlık duymadan yayınlaması.   Bazen oluyor işte.
Çıkıveriyor gaf senden öylesine, kırıyor birini, çok yanlış, çok ayıp oluyor.
Umarım Feyza Hepçilingirler de ne yaptığının farkındadır.

Bu yazı 09 Eylül 2009 Çarşamba tarihinde Nilay Örnek’in Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinde yayımlanmıştır.