
Ahmet
Birini kaybedince sosyal medyadan bir şey yazmak da çoğu zaman içimden gelmez. Ahmet Tulgar ile ilgili birkaç satır yazdım. Tabii ki eksik bir şeyler.
Birkaç gün sonra bankada bir işlem yaptıracağım, benimle ilgilenen Ceyda Hanım arada “Nilay Hanım, başınız sağolsun. Ahmet Bey’i tanımıyordum. Hiç okumadım ama yazdıklarınızın ardından okuyacağım” dedi.
DEV NEŞE…
Ahmet’i -de- erken kaybettik.
Leziz bir dili vardır Ahmet’in, çok donanımlı, vicdanlıdır.
Milliyet’te editörüydüm, şahane kaprisler yapardı bana; hatta keyfi yerindeyse tüm yazı işlerine… ‘Star’dı ve bunu hakkederdi. Çok da komikti arkadaşım, çok güldürürdü beni. Ben Ahmet’i görünce, düşününce bile hep gülümserim.
Ahmet Tulgar ne yazsa okumaya çalıştım. Yazınından çok şey öğrendim.
Ahmet’i ailecek çok sevdik. Kırgın ve küskün halleri de oldu, biz onun hep dev neşesinden nasiplendik. Birlikte dedikodu da yaptık Bruce Springsteen de dinledik.
Daha ‘o gün’, 26 Ekim 2022, Halit Kıvanç hakkında yazdığı yazıyı okuyup “Ahmet ya, yine ne güzel yazmış” dedim!
KİRPİKLER
Ahmet Tulgar bu ülkenin birçok insanı için harika portre yazıları yazdı; onun arkasından kim, onun yazacağı gibi bir portre yazabilir bilmiyorum ama yazılmalı.
Eğer ki tanımadıysanız onu, bir yazısıyla karşılaşmadıysanız. Açın mesela eski Milliyet röportajlarından birini okuyun. Sadece söyleşi yaptığı kişiyi değil, sorularıyla, seçimleriyle, ifadeleriyle onu da okurdunuz.
Ben kayıplarımı burada paylaşmayı sevmiyorum. Ama yıllarca onun röportajlarına eşlik eden Ercan Arslan’ın güzel Ahmet fotoğraflarını gördüm, o kirpiklerini…
Bilmiyorum…
BU YAZIYA RASTLARSANIZ
Ne yazdığım önemsiz; olur da bir gün burada bu yazıya denk geldiyseniz, Ahmet Tulgar okuyun. Bir kişi olsun fazla okusun, Ahmet’i! Onun ne güzel insan olduğunu hissetsin.
